Mezalim-i Kübra
Saç tarayanda bile vardır kendine göre bir hüner
Bu topraklara doğmadı senin gibi namerd bir beşer Sana baka baka karardı Ak Saray’ın billur taşları Seni göre göre kapandı cennetin Firdevst kapıları Ey tek meziyeti elini açmak olan şaki Hakkın tokadı düşürecektir elbet maskeni Yüzünde gayri samimi bir tebessüm belirir ki Asılıyorlar sanırsın ağzına vurulmuş gemi Bir yürüyüşü var ki dünya görmemiş böyle erkek Görsen, sanki develerin önünde giden bir eşek Dineliyor sırık gibi, sanki ölmek istemeyen bir mevta Beklemekteyiz ne zamandır patlayacak işkembesi, hatta Çoktandır sönmüş gözlerinin şerri, diyeceğim amma O bakışlarının tasviri, bitkin düşmüş bir akbaba Bir elinde hak din Kur’an, diğerinde taze helva İstiyor hala gözleri bağlı kadını koynunda Takıyor gözlerine çift taraflı simsiyah filmi Sanki memleket ‘yeterince karanlık’ değil gibi Etrafında tavaf eyleyen bir tümen penguen kılıklı şaşkın zebani Taşıyın beni dese taht-ı revan edecekler bindiği siyah merkebi Canilere bile bakamaz olduk artık art niyetle Ne yapsalar yetemiyor bil, kalıyor hepsi çetrinde Açıyor ağzını amma yumamıyor gözünü korkudan Adım adım yaklaşıyor, kaçamayacak büyük sorgudan Bitmiyor bastığın yerlerde ne bir ot ne bir nebatat Be adam ne bir aş bıraktın milletin ağzında ne bir tat Açılınca ağzın, süzülüyor dişlerinin ardından semdar çatallı dilin Ne bir nefrettir ki şıpır şıpır damlıyor yerlere semlendiren kara irin Şehit kemiklerinden çatılmıştır o parıldayan taht unutma Çektin bütün kaynaklardan suyu, bari bataklıkları kurutma Görünürde yok ümit, gayret, yaşama sevinci, sefa, sevda, hülya Biçtin ve ezdin bütün güzel çiçekleri gülünden erguvanına Ses edenin boynuna çalındı çelik adalet Karabasan gibi çöktü muhakemeye atalet Nice şafakları iftihar ile seyrederken bu milletin gözleri Söz etmez güpegündüz soyguna kalkışan hırsıza, lal olur dilleri Ne çıkıp haykırabildi hakikatleri İmam-ı Azam gibi bir bediüzzaman Ne biri kalkıp da konuşabildi bu vatanda Cad bin Dirhem gibi, bilmem kaç zaman Görünen o ki çok yakındır dindirilecek kulaklarca hâlâ işitilen ezan Dindirilsin, dindirilsin ama bitecek mi bu halkın dilindeki onmaz suizan Saklanır da bilinmez bu ülkeyi yöneten mahlukun ardında bir hayalet Ey gözleri hala görmeye devam eden ahmak! Otur, düşün de bir hayal et! Nedir bu sığındığınız derin sessizlik, nedir bu uyuşukluk ey halk-ı cevamid Ne çabuk unuttunuz hakkın peşinde can veren ecdadınızı, oldunuz mu’temid Yok mu bu Mezalim-i Kübra’yı gördüm diyecek vicdan sahibi, vatansever, açık sözlü bir şahid İlle de binlerce kapının tokmakları mı vurulmalı, getirilen tabutların içinde şehid Çalınmadı mı bilmezsiniz itibarları yerlere; Karunların, Firavunların Sonu gelmez mi sanırsınız satraplıkların, en ihtişamlı imparatorlukların Bilmez miyim ben ne diye nefes alırım hala bu topraklarda Yoktur benim soyumda bir kalemzen namını bize vermiş ola Sayende erittik bir atasözünü daha sinemizde, söyle! Su uyur amma dost uyumaz bu diyarlarda bu zamandan böyle Öyle ürperiyorum ki bir kaza kurşunu değecek diye gudubet yüzüne Alnı ak içi kokuşmuş terk edeceksin bu devranı ve kavuşacaksın üne Ne idam yıldırır beni bu hak davadan ne zindan ne bürad hapis Ben nefes aldıkça çarpacak suratına bu mısralar melun habis İşitiyorum çatır çatır çatırdayan seslerini yüzen ve uçan kasırların Unutmayın ta ortasına dikilecektir tüm bu yaşananlar bütün asırların Bu vatanın başına ne bir şehzade gerektir ne bir gürgan Bütün yolların tıkandı geçit vermeyecek sana bu erkan Geçirdin ellerine İslam eldivenini, sandılar seni cennan Nereden bileceklerdi ortalığı kasıp götürecek kan revan Sonu gelecektir elbet bu karanlık günlerin, sürmeyecek bu hezeyan Umarım bir daha olmayacak verilen bunca emeklerin hepsi ziyan |
Gerçi O mazlum islam diyarı için küffara karşı yazmıştı...
Sizde yine bu mazlum millet için bir zalim nadana karşı yazmışsınız...
bende bir zamanlar buna benzer bir şiir yazmıştım..
Hep gerçeklerden uzak hayallerle avunur,
Büyüklüğü sadece ikindi gölgesinde;
Yokluktan gelen varlık, varlıkta çalım, gurur,
Çukurda sürünürken, dağların zirvesinde..
Ve yalaka tayfaları gezer çevresinde... diye..
Şiirinizi okurken kafamda canlandı hep yapılan haksızlıklar ve hukuksuzluklar...
Ey tek meziyeti elini açmak olan şaki
Hakkın tokadı düşürecektir elbet maskeni
Yüzünde gayri samimi bir tebessüm belirir ki
Asılıyorlar sanırsın ağzına vurulmuş gemi...
Şiirinizin her dizesi ayrı manalar ifade ediyor...
tebrik ediyorum kaleminizin devamı ile diyorum..
selam ve saygılarla..