3
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
555
Okunma
Şiir
limandır sessiz çığlıklara
ve bile bile susmalara;
duvarlara hasrolmuş kesiklere
ve tırnakların içinde kalmış güneş parçalarına.
Şiir
uyanıştır sözümona alkışlara.
Ağıraksak yaşayışlara karşı bir sitem…
hayır,
bir isyan.
Dalkavukça deyişlerce eskitilmiş
alçak kelimeciklere
bir yıldırım çakmaktır şiir,
sözlerden öte.
Küskün ve dilsiz duvarların
sayfalara hasretidir,
yalnızlık kokularıyla uğunmuş
bir yığın çağrıdır şiir.
İşte
bu yılgınlıkla dökülecektir birazdan
ağaran saçlar denize.
Arıyorum…
Aradığım
bir ilgisiz münzevi.
Bir tuhaf erdemle yıkanmış
adına şehir denen bu ruhsuz fahişeden
ayrıldım artık.
Ayrıldım ve arıyorum.
Aradığım
ruhun varlığına hâlâ inanan bir sersem,
bir meczup.
Kulaklarımda
ruhlarını Sam Amca’ya satmış
pis kokulu politikacı sesleri…
Ağzımda
dilimden istemsizce dökülen sövgülerin buruk tadı…
Arıyorum hâlâ,
vazgeçmiş değilim.
Nerde
Karacaoğlan’ı bizden kurtaran mağaranın ağzı.
Nerde
ruhunda sükut çıbanı çıkan Yunus’un yeri.
Kıtmir’in ulumaları yol gösteriyor bana.
İşte karşımda
bütün o yalnızların
bütün o şairlerin öğretmeni…
İşte karşımda
kadim sessizliğe söz dalayan
Emir Hac’ın ayak izleri.
İşte
her şey apaçık görünüyor yine.
Dağın zirvesinde
bir ilgisiz hilal duruyor
ve çengelinde
bir mahya uzanıyor göğe
“Aradılar…
aradım ben de
ve arıyorsun
öyleyse kulak ver
yüce şairin
yürek sesine…”
5.0
100% (5)