ATOMUN ANATOMİSİ
Bir milimetre çaplı bir kumda, kaç atom olabilir Sayın Dalton?
“Yaklaşık 40 sekstilyon” Hani evrendeki yıldızlar 70 sekstilyon taneydi ya! İki kum taneciğinin atomu bile etmezler. Ben de yıldızları bir şey zannetmiştim! Bir bakalım şu evrende ne kadar atom var? Kabataslak bir hesaba göre asgari miktarı 10.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000 atom. Okur musun SÜLO’M Af bıyır bu ne yaaa! Ben daha bu derse gelmedim, Pisagooor, imdaaat! 10 üzeri 78 diye yazar on Kenvigintilyon tane diye okurlar. 92 si doğada, 26 sı laboratuvarlarda elde edilen, Toplam 118 element bilinmektedir. Sayısal olarak Evrenin; yüzde 90 ı hidrojen Yüzde 10 u diğer 117 element atomudur. Kütlesel olarak da; yüzde 75 i hidrojen, yüzde 24 ü helyum, Yüzde 1 i de kalan; 116 tane garip elementindir. SÜLO’M soruyor; bizim içimizde de atom var mı? Cansızların en küçük parçasına atom, Canlıların en küçük parçasına da hücre denir zannediyorsun, İşte o hücrelerin de atomlardan oluşur. İsa’dan dört buçuk asır önce; Empedoyles’e göre varlıklar: Ateş, hava, su ve topraktan oluşmaktaydı. Ondan sonra gelen Demokritos dedi ki; Bir maddeyi kaç parçaya bölerseniz bölün, Elde ettiğiniz her parçanın özelliği Başlangıçtaki maddenin özelliklerinden farklı olamaz. Ayrıca maddenin asla bölünemeyecek bir parçası vardır ki; Ben ona “atomus” diyorum, Her varlığın atomusu da, diğerinden farklıdır. 19 uncu yüzyıl başlarında Dalton, Kazara bir hidrojen atomun tam ortasına düştü. Telaşla bakıp gördü ki; çekirdeğin içinde bir proton, Etrafında dolaşan bir elektron, gerisi anlaşılamaz şeyler. Başlangıç için iyi keşifti... Yirminci yüzyılın başlarında Thomson, Rutherford, Chadwick Daha pek çok bilim insanı, Atomun temel parçacık olmadığını ortaya koydular. Ben anladığım kadar hikâyeyi size bir özetliyeyim. Olayı kavrayabilmek için atomu biraz büyütmem lazım... Mesela atomun çekirdeğini bir futbol topu kadar yapsam; Elektron bir misket tanesi kadar olurdu. Olurdu da; onu bir türlü göremezdik. Zira toptan 30 kilometre uzakta dolanan misket gözle görünmez... Şimdi aradaki bu büyük boşluğu dolduralım biraz. James Chadwick 1932 yılında çaktırmadan, Helyum atomuna girip, Dalton’un proton ve elektronuyla yüz yüze görüşmek istedi... Ya Allah dedi daldı içeri, bir de ne görsün; ortalık bayram yeri! Çekirdekte iki proton her biri ayrı peri, Yanlarında oturuyor iki de misafiri, Dış çevrede iki elektron fıldır fıldır gözleri, Ayakaltında anlaşılmaz birileri, O iter ileri, bu çeker geri Şu da çok yorulmuş kokuyor teri Belli ki kesilmiş dizinin feri Biri sırtlamış her şeyi, sanırsın buranın keri. Biri de toplamış başına anlatıyor günlük işleri Şaşkın bir halde, tam kaçacakken dışarı, Misafir saydıklarından biri; “Buyurun ben Nötron, neye bakmıştınız demez mi? Biraz kem kümden sonra; “Ben James Chadwick, Protonla elektrona bakacaktım ama Yanlış bir zamanda gelmişim, Bu kalabalık ne, düğün mü, bayram mı, festival mi? Nötron: “Yooo, her zamanki normal halimiz, Hepimiz helyumun bireyleriyiz, Aramızda sizden başka hiç mi hiç, yabancı yok.” “Bu ortada dolaşıp duranlar kimler?” “Oo0O0oOo0HhO0o! Hangi birini sayayım ki? Maddenin adını, falangillerden derken soyadını, Kokusunu, tadını, gökkuşağının o güzel rengini, Kestiğinizde, deldiğinizde, kırdığınızda Umursamadığınız o acı feryadını, Oturanın sıcak tutmak için mabadını, Elektriğini, manyetik çekim gücünü, Doğayı katlettiğinizde öcünü, Katı, sıvı gaz durumunu, sertliğini, yumuşaklığını, Zehirlendiğinde serumunu, başka maddelere olan; Empatisini, sempatisini, nefretini, öfkesini, Evliliklerinde, yani senin kimyasal dilde anlayacağın Molekülü oluştururken kız istemeye gidenini, Çiftleşecekse dengini, tohumunu, yumurtasını, spermini, Boşanma davalarında, Yani senin kimyasal dilde anlayacağın Ayrışmalarda hukuk işlerini, Her tür alış verişlerini, sıcaklığını, soğukluğunu, Gecelerinizi aydınlatan ışığını, Arabanızın tekerini döndüren, Hanımların çamaşırını, ütüsünü, bulaşığını halleden Aletlerin ihtiyacı olan elektrik enerjisini, Yediğiniz zaman size yararlı olsun diye, Bağırsağınızda bir seri kimyasal bozunmayı sağlayanın; Bir protonla bir elektron mu, olduğunu sanıyorsun! Burada ben dâhil 300 den fazla alt parçacıktan, Biri olan mezon isimli alt parçacığın, 140 ayrı kardeşi var. Aynı elementin bir atomunda 18 ayrısı, Bitişik atomunda 108 ayrısı, ötekinde bir tek 47 ncisi… Hadronumu çağırayım, baryonumu Altı çeşit kuarktan birini ister misin? Leptonumu, pozitronumu, müonumu nötrinoyumu, Gulonumu, spinimi, fermionumu, bozonumu Yoksa fotonumu çağırayım, sen hangisini aramıştın dedi. James çok mahcup; “Ben ilim adamıyım ama şaşkınım şu an! Diğer arkadaşlarımı çağırsam Ailenizle bizi tanıştırır mısınız diyebildi. “Buyurun bekleriz, şeref verirsiniz” dedi Nötron. Nötron ve keşfedilen diğer atom altı yandaşlarını Anlayıp ders kitaplarına sokana kadar da Biraz zaman geçti, bizim kuşağa yetişmedi. Daha ilk bölümde yazmıştım; Hidrojenin içindekiler bir proton bir elektron olamaz! Zira bu iki şeycik, bu kadar mahir olamaz. Ben şimdi açıp okuyorum 12 nci sınıf fizik kitabından, “Atomdan Kuarka” başlıklı altıncı bölümde neler var. Bu kalın kafamın almadığı atomu size, Hele de bir şiir içinde, imkânı yok anlatamam. Doğal olarak ta; anlatılamayan, anlaşılamaz! Haklısınız da; ZEFO’yla yaratılıştan günümüze, Günümüzden kıyametimize kadar yapacağımız seyahatte, Anlatılacaklara Fransız kalmamak için; Bilim adamlarıyla aramızda, Asgari müşterek bir bilgi altyapısı olsun istiyorum... Atom altı parçacıklardan bazıları Elektron mikroskobu ile gözlemlenebiliyor. Bazılarının ömrü o kadar kısa ki; gözlemleme şansımız yok, Ne kadar kısa yani? Saniyenin sekstilyonda biri kadar zamanda, Görünüp gittikten sonra arkasında bıraktığı izlerden, Ne işe yaradıkları anlaşılmaya çalışılıyor! Parçacıkların işlevlerini CERN dahil çeşitli merkezlerde Çarptırmalar sonucu anlamaya çalışıyorlar… Bütün deneylerde sonucu bulunan bir parçacığın illâki; Bir de karşıt parçacığının olması gerektiği kanısına varıldı… Haaa SÜLO’M sırası gelmişken söyleyeyim. Hani ZEFO’mu mağmanın içine sokup yakacaktın ya! Nötrino diye parçacıklar var; Yıldızlardan yayılıyor evrene. Hiç bir katı cisim geçişlerine engel değil. Işık hızına yakın bir hızla yol ve yön değiştirmeden İçinden geçtikleri cisimlere hiç bir zarar vermeden gidiyorlar. Zararı olmayanın muhakkak bir görevi Bir yararı vardır da; henüz bir bilen yok. Saat başı içimizden milyarlarcası gelip geçiyor. Hani bilesin istedim ilerde anlatacağım. Neydiii, ne olmuş şu atom, maddenin parçalanamayan En küçük parçası demişlerdi atoma, Sonraları dediler ki: Çekirdek tepkimeleri sonucu, atom parçalanabilir. Tabii, parçalandığını 1945 den beri cümle âlem öğrendi. Kendini parçalaması bir kenera, Nagazaki’yi ve Hiroşima’yı da parçalayınca En acı haliyle de Japon’lar öğrendi. O zaman atomu parçalamışlardı, şimdi sıra hidrojende. SÜLO’M sazı kaptı; insan minnacık atomu parçaladı ATOM BOMBASI oldu, Yaratan kitleyi parçaladı BİG-BANG sonucu Evren oldu. Diyorlar ki bir elementin bütün atomları aynı değildir. Nasıl yani diyor SÜLO’M? Nötron taneciklerini ve bu taneciklerin Fonksiyonlarını, yaramazlıklarını Daha da ileri gideyim muzırlıklarını, bilmiyorlardı... Nötron taneciklerinin farklı fonksiyonlarının; Aynı elementin, aynı madde içinde, birbirine bitişik duran Kardeş atomlarının arasına nifak soktuğu, Dolayısıyla ayrıştırdığı sonradan görüldü. Yani bir tanecik demir atomunun AYNISINI; birlikte çıkarıldığı Divriği demir maden ocağında arıyorlar yok, Ya da bir tanecik bakır atomunun AYNISINI; Beraberce çıkarıldığı Ergani’de arıyorlar yok, Türkiye’de yok, Asya’da yok, Dünya’da yok Dünyada! Güneş sisteminde de yoktur herhalde, Samanyolu’nun uzak bir köşesinde var mıdır, Onu da bir bilen yok! Bu tekillik şunu çağrıştırıyor. Her şey bir başka şeyin mütemmimidir. ‘’MÜTEMMİM‘’ demiştim bir şiirimde... Bu durumu tek yumurta ikizlerine benzetiyorum ben. Hele de aynı giydirilmişler ise; Uzaktan bakınca aynı çocuktan iki tane var, Yanaşıp ellerinden tutup gözlerinin içine bakıp Bir iki de sual edince; hem fiziki hem ruhi yapılarının Ne kadar farklı olduğu anlaşılıyor. Hâl böyle olunca düşünmek lazım, Yaratan bir tek demir ya da bakır atomunu dahi Hiç photoshop yapmadan ayrı ayrı yarattığına göre; Hınk demiş burnundan düşmüş dediklerimizin, Nesi ne kadar benzer, benzettiklerimize? Sosyal yaşamı yasalarla disipline etmeye çalışmak, Örf adet gelenek ve görenekler geliştirmek, Adab-ı muaşeret kuralları koymak, Alışılmamış davranışları ayıplamak, On bini aşkın çeşitli dinle disipline etmek, Yasalarla hayatı düzene sokmak, Farklılıklarımızı ne ölçüde birleştirebiliyor, yaşıyor görüyoruz… GARABET isimli şiirimde, 1967 de lisedeyken anlatmıştım biraz. Süleyman KARAMAN vega4 NOTLAR: 1… GELECEK BÖLÜM ( 30 ) GÖKYÜZÜNDE YALNIZ GEZEN YILDIZLAR 2… İtalik yazılar gizli sesim, SÜLOM’UN konuyu açma çabasıdır. 3… MÜTEMMİM vega4 ( Edebiyat Defteri ) 4… GARABET vega4 ( Edebiyat Defteri ) 5… KİM BİLİR? vega4 ( Edebiyat Defteri ) |
Emeğini kutluyorum
_________________________Selamlar
Işık Mehmetali tarafından 3/31/2023 8:20:38 PM zamanında düzenlenmiştir.