O Rabbiniz, sizin için yeryüzünü bir döşek, göğü de bir binâ yaptı.
Gökten yağmur indirip onunla size rızık olarak çeşitli meyveler, ürünler çıkardı.
O halde, siz de gerçeği bile bile Allah’a ortak koşmayın! (2)
Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı da taş kesildi, hatta taştan daha katı oldu.
Çünkü öyle taşlar vardır ki bağrından ırmaklar çağlar.
Öylesi de vardır ki, çatlar da arasından sular akar. Bazısı da Allah korkusundan yuvarlanıp düşer. Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir. (3)
Doğu da Allah’ındır, batı da. O halde nereye dönerseniz dönün, Allah’a yönelmiş olur, O’nu karşınızda bulursunuz.
Elbette Allah lutfu keremi çok geniş olan ve her şeyi hakkıyla bilendir.(4)
O, gökleri ve yeri yoktan, önünde hiçbir örnek olmadan ve benzersiz bir biçimde yaratandır.
Bir şeyi yaratmak isteğince, sadece “ol!” der, o da hemen oluverir. (5)
Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara faydalı şeyler taşıyarak denizde akıp giden gemilerde,
Allah’ın gökten indirip de kendisiyle ölümünden sonra yeryüzünü dirilttiği ve üzerinde dolaşan her türlü canlıyı yaydığı yağmurda,
gökle yer arasında emre hazır bekleyen rüzgarları ve bulutları farklı yönlerde evirip çevirmesinde aklını kullanan bir topluluk için elbette Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren deliller vardır. (6)
Veya şu kimsenin hâline bakmaz mısın ki o, altı üstüne gelip harap olmuş ıpıssız bir şehirden geçerken:
“Allah, harabeye dönmüş bu yeri acaba nasıl diriltecek?” demişti.
Bunun üzerine Allah onu öldürüp yüz yıl sonra diriltti.
Sonra da kendisine “Burada ne kadar kaldın?” diye sordu. O da: “Ya bir gün, yahut daha az” dedi.
Allah şöyle buyurdu: “Hayır, yüz sene kaldın. Şimdi yiyeceğine ve içeceğine bak, hiç bozulmamış!
Bir de eşeğine bak, kemikleri nasıl çürümüş!
Biz seni insanlara yeniden dirilmenin gerçekliğine dâir bir delil kılalım diye böyle öldürüp dirilttik.
Şimdi de şu kemiklere bak, onları nasıl da birleştirip yerli yerine koyuyor, sonra da onlara et giydiriyoruz!”
O kişi, gerçek bu şekilde kendisine apaçık belli olunca: “Artık çok iyi biliyorum ki Allah, her şeye hakkıyla güç yetirendir” dedi. (7)
İbrâhim de bir zaman: “Rabbim! Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster!” demişti.
Rabbi ise: “Yoksa inanmıyor musun?” buyurdu.
İbrâhim: “Elbette inanıyorum, fakat kalbim iyice kanaat getirip yatışsın diye bunu istiyorum” dedi.
Bunun üzerine Allah şöyle buyurdu: “Öyleyse dört kuş yakala, onları kendine meylettir, alıştır, iyice tanı;
sonra onları kesip hamur yaparak her bir dağın tepesine ondan bir parça bırak.
Sonra onları çağır, bak nasıl koşarak sana gelecekler.
Şunu iyi bil ki, Allah, kudreti dâimâ üstün gelen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır. (8)
Göklerde ne var ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır.
İçinizden geçeni açığa vursanız da, gizleseniz de Allah onun hesabını sizden sorar.
Sonra O, dilediğini bağışlar, dilediğine de azab eder. Allah’ın her şeye gücü yeter. (9)
O Allah ki, ne yerdeki bir şey O’na gizli kalabilir, ne de gökteki bir şey. (10)
Sizi rahimlerde dilediği gibi şekillendiren de Allah’tır. O’ndan başka ilâh yoktur.
O, kudreti dâimâ üstün gelen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır. (11)
Yoksa onlar Allah’ın dininden başka bir din mi arıyorlar?
Halbuki göklerde ve yerde bulunan herkes isteyerek veya istemeyerek Allah’a boyun eğip teslim olmuş durumdadır ve hepsi O’na döndürülüp götürülmektedir. (12)
Orada apaçık deliller, alâmetler ve İbrâhim’in makâmı vardır. Oraya giren herkes emniyette olur.
Bundan dolayı hacca gitmeye gücü yeten insanlara, Beytullâh’ı ziyâret etmek Allah’ın bir emridir.
Kim Allah’ın emrini inkâr ederse, şunu bilsin ki, Allah’ın hiç kimseye ve hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. (13)
Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’a âittir. Allah her şeye kâdirdir. (14)
Rasûlüm! Sana da Kur’an’ı, kendinden önceki kitapları doğrulayıcı ve onları koruyup denetleyici olarak her yönden gerçeğe uygun bir tarzda indirdik.
O halde daha önce kendilerine kitap verilenler arasında Allah’ın indirdiğiyle hükmet;
sana gelen gerçekleri bir tarafa bırakarak onların asılsız isteklerine uyma.
Biz her biriniz için, o dönemin peygamberine ait bir şeriat ve bir yol-yöntem belirledik.
Eğer Allah dileseydi, sizi, tarih boyu aynı şeriate bağlı bir tek ümmet yapardı.
Fakat her birinizi, kendisine verdiği kitap ve şeriat ile imtihan etmek için böyle ümmetlere ayırdı.
Öyleyse ey mü’minler, siz de durmayın, hayırlı işlerde birbirinizle yarışın.
Neticede hepinizin dönüşü Allah’adır ve anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri O size bildirecektir. (15)
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a aittir.
Böyleyken kâfirler, birtakım putları Rablerine denk tutuyorlar. (16)
O sizin gizlinizi de açığa vurduğunuzu da bilir; yine hayır veya şer ne kazandığınızı da bilir. (17)
“Göklerde ve yerde olanlar kimindir” diye sor. Onlar gerçeği söylemeseler de sen: “Allah’ındır” de.
O, kullarına rahmetiyle muameleyi kendine ilke edinmiştir.
O sizi, geleceğinde hiçbir şüphe bulunmayan kıyâmet gününde elbette bir araya toplayacaktır.
Fakat nefislerini zarara uğratanlar buna inanmazlar. (18)
Gecenin karanlığı, gündüzün aydınlığı içinde barınan her şey O’nundur. O hakkiyle işitendir, kemâliyle bilendir. (19)
De ki: “Gökleri ve yeri yoktan var eden, her canlıyı besleyip doyurmasına karşılık kendisi hiçbir şekilde beslenmeye ihtiyacı olmayan Allah’tan başkasını mı kendime dost edineceğim?”
Yine şöyle de: “Bana Hakk’a teslim olanların ilki olmam emredildi
ve «sakın müşriklerden olma!» buyruldu.” (20)
De ki: “Eğer Rabbime isyan edecek olursam, gerçekten büyük bir günün azabından korkarım.”21
O gün kim azaptan uzak tutulursa, şüphesiz Allah ona rahmet etmiştir. İşte apaçık kurtuluş budur. (22)
Eğer Allah sana bir sıkıntı verecek, bir zarar dokunduracak olursa, onu yine kendisinden başka giderecek yoktur.
Eğer sana bir iyilik lutfederse, bilesin ki zâten O’nun her şeye gücü yeter.(23)
O, kullarının üstünde her istediğini yapma kudretine sahiptir.
O her işi ve hükmü hikmetli ve sağlam olandır, her şeyden haberdârdır. (24)
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Allah her şeye kâdirdir şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Allah her şeye kâdirdir şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Ramazanı Şerifimiz mübarek olsun, Cenab-ı Hak oruç ve diğer ibadetlerimizi kabul eylesin inşallah 🙏 Yüce Kur'an-ı Kerim için meal çalışmanızda Cenab-ı Hak'tan muvaffakiyet diliyorum. Bu hayırlı gayretinizden dolayı ne kadar teşekkür etsek azdır, sağolun varolun, Allah râzı olsun inşallah 🙏 Sonsuz selam ve dua ile. Allah'a emanet olun