ÖYLESİNEŞimdi daha iyi anlıyorum, Kapanmazmış yaralar öyle kolay, Fason avuntular ikliminde, Rüzgar esmeyince deli deli, Kar yağmayınca inceden, Aynanın buğusunda kaybolmadan, Sevda uğruna revan olmadan, Kapanmazmış aralar, Alakart yalnızlıklarda, Her seferinde başa sara sara, Bir yanımı alıp götüren, Yeis kokulu gecelerde, Kavanozlara basılmış eski hakikatler, Kehribar sarısı ayyaş hikayeleri, Kadim bir kentin sokaklarında, Kırık bir testinin yitik parçaları... Sen insanın çalacak kapısı olmaması, Nasıldır bilir misin? Kara akşamların esiriyim, Yüzü gülmez sokakların misafiri, Sevdam bir bavula takılıp gideli, Ne içimdeki adamlığa sığabildim, Ne de dünya denilen limana, Yüzüme sinmiş deniz kokusu, Yeşile çalan bir sonbahar hüznü, Haykırdım boş salıncaklara sensizliği, Sineye çekilmiş akşamın gölgesi, Mahzun mısralarımda teselli hikayesi, Merdiven boşluğunda bekler, Şımartılmış ayak izleri, Kısık sesle söylediğim şarkılarda, Özlerdi sesimizi kahve telvesi... Yürürlükten kalkmış her sözümün, Gitgide esiri oldum, Kanı yerde kaldı gururumun, Papatya fallarında çıkan, Gül benzini solduran tecellim; Her seferinde yarım yamalak, Her seferinde yerlerde.. Gönlümün kırık camından, Soğuk sızıyor kiralık kederime, Acı bir yol ayrımındayım, Her veda ilki gibi acıtırmış, Sessize aldım pişmanlığımı, Yaşıyorum sessizce, Öylesine... |
mısralara yansımasıyla ortaya çıkan
güzel bir eserini beğenerek okudum
yüreğine ve emeğine sağlık