Henüz çizmediğim bir resimdesin,
Karşımda öylece susuşun,
Fütursuzca duruşun,
Saçlarında yeşil çimen kokusu,
Maviye karışan gözlerin,
Ayaklarımı yerden kesen hafifliğin,
Yüreğime yağan yağmura eşlik edişin,
Etrafa savrulan vazgeçemediğim,
Pespaye benliğimi sandıklara kilitleyişin...


Henüz yazmadığım bir romandasın,
Tezatlarla dolu bir yaşamın kıyısında,
Harfler akarken üzerimden,
Hala oralarda bir yerlerdesin biliyorum,
Pîr-ü pak sayfaların ortasında,
Ete kemiğe bürünmüş sızılarda,
Yosun tutmuş hatıraların koynunda,
Duvarları ıslatan yağmur damlalarında,
Yüzümden düşen bin parçada,
İlahi bir mecburiyete teslim...



Henüz söylemediğim bir şarkıdasın,
Adını rüzgarlara emanet ettiğim,
Geçtiğin bütün yollarını ezberlediğim,
Düşüşlerini de birer birer bildiğim,
Ama günahını kestiremeyeceğim,
Varlığımın kefareti aksak tebessümlerin,
Bir akşamüstü ansızın solan bakir güzelliğin,
Sızlar sırılsıklam bir sevdada burnumun direği,
Solgun renklere hapsolmuş yılkı düşlerim...



Henüz geçmediğim bir yoldasın,
Tozlu bir fotoğraf karesine gizlenmiş,
Şakağını cama dayamış bir hicran sağanağı,
Hayatın yedek kulübesine mahkum bir keder,
Yutkunamadığım nefesimde öksüz bir heder,
Kaderimi ördüğüm halıda tutsak bir üveyik,
Yarı açık cezaevine prangalı bir gelinlik,
Uçurum kenarında yaslanacak omuzlar,
Islanan yanaklarımdan akan,
Gizli saklı sonbahar...