Neden Cennette Herkes Ağlıyor Anne
Burası hep gece, hep karanlık anne
Ve ben, o karanlık kuyuya düşmüş bir taş Bir hayat üçgeninde, kendi cehennemimdeyim Bir hiç oluyorum bu geometrik şekiller içinde Zindandayım, karanlık büyüyor, ben küçülüyorum Zerre zerre ufalanıyorum, açım-susuzum, sensizim Üstüme üstüme yıkılıyor dünyalar, cennet-cehennem Kafesine kilitlenmiş kanatsız bir kuş gibiyim anne... Bazen gözyaşlarımın ucunda sanki yıldızlar parlıyor Sen geldin, senin ışığın düştü yüzüme sanıyorum Üzerimdeki taştan-topraktan, demirden kurtulmak için Her şekle giriyorum; kiminde kare, kiminde eş kenar üçgen Kiminde öksüz bir düş, kiminde sen, kiminde ölümün uzanan eli Ben neredeyim, senle mi, sensiz miyim, bilmiyorum anne... Söz vermiştin hani, kar yağınca kardan adam yapacaktık Gözleri zeytinden, burnu havuçtan, başında beresi Hani üşüyen ellerimizi nefesimizle ısıtacaktık Ve biz seninle baharı bekleyecektik Ağaçlar çiçek açtığında bayram edecektik anne!.. Gördüğüm ilk ışık senin gözlerindi Duyduğum ilk ses senin sesindi, nerdesin anne? Ne gözlerin değiyor gözüme, ne sesin karışıyor sesime Yoksun yanımda, kör-kötürüm, bir hiçim anne Biz niye öldük, bizi kim, kimler neden öldürdü anne? Hani cennet, cehennemden daha güzeldi Öyleyse, neden cennette herkes ağlıyor, her yer karanlık Ve sen neden yoksun yanımda? Ellerim boşlukta sallanıyor!.. Rukiye Çelik (Bu şiir depremzedeler için yazılmıştır) 5.2.2023 |