DİYELİM Kİ
DİYELİM Kİ
Diyelim ki sen gittin ben kaldım sen yaşadın ben öldüm diyelim ki aşktan söz etmedik biz eridi buz dağları yok oldu kutuplar kurudu öpüşmeye hasret dudaklarımız göçmen kuşlar uğramadı coğrafyamıza diyelim ki bir yangın yeri yüreklerimiz alev alev önce kor olduk sonra külümüz savruldu Dicleye diyelim ki ikimiz de oturup seyrettik yok oluşumuzu ne ben iyi geceler diyerek sarıldım sana ne de sen öperek uyandırdın beni ve derken ve sonra geçerken bir sokaktan omuzunda aşkın ağır vebaliyle sendeledin sen başını öne eğdin ben de görmezden geldim diyelim ki kurdun sofranı aşka nadan birinin yüreğine sarmışken ihanet hücrelerini mutlu mu olacaksın vefadan yoksunluğunla doğurduğun ihanet yaşattığın bunca kalp ağrısını dindirir mi sence mutlu olur musun dinlerken radyoda "bir tatlı huzur almaya geldik" şarkısını yazık çok yazık belki de tarih yazarız dedikçe âşkta ayrılık düştü seyir defterimize bilirsin "söylemistim" demeyi hiç sevmem ama söylemiştim ölüm saçan keskin çıkışlarını unutamadığın sözde aşkını giderek uzaklaştığını diyelim ki o gün geldi artık hergün biraz daha daha biraz yavaş yavaş çekilirken geri aşka yakılan meşaleden ne duman kaldı ne de kül sen acı içinde kıvranırken ben kalmıştım nefesiniz bir söz vardır bilirsin "yaktığın can kadar yanacaksın" diye hayır hayır beddua etmiyorum sana madem ki yaşatmadın aşkı yüreğime başka bir aşk düşürme yüreğine Efkan ÖTGÜN |