Tanrı'nın günlüğü...
Gözlerim beni bırakıyor
Aşk bir yoksun hâliyken Yutkunarak seni ölüme çeliyorum Selama değer gönlü kıyafetim Sevdası gönülgâhıma Şulesi şemsinde Bir oyundur içi oyuk Kalbi paramparça olmuş Bir ananın feryadına Bilmem kaç evliya yetişir Bir deliye muradken Sevmek ilgi duymaktır Ümidinde gülmek ağızdolusu Ölüm nedir ki Azrailin oyuncağı Ekberin suratı eşrefi Bir arzu sarıyor aşk ı makberi Turna çalıyor göğsüm Naresinden bir umud Ceviz eder kafamı Son soğuk ayyaşlar gibi Sorsan bir şaraba şerefe dememiş gibi Bir yol yürür Entrikalarla Sürgünüm dualarınla ey masum yüzlü güneş Bir damla iken Yüreği bir kediye vurgun Vaveylâ çalar kapımda Bu şehirde kaç ölü var biliyor musun? Tam da şurada yani ben Mum gibi bir dünyayı seyredalarken Sularım eksildi Vucudüm daraldı Kendimi kimliksiz hissettim Bir yanım yokmuş gibi Dolunayda gezen bir muştudaydım Sarımsak öğütü Soğan irkilmişliğinde Bir huzuru maviyken arıyorum İntiharla Bir bilsen seni göğsümde saklıyorum Şuurumda yoksun bir yoksun Denizde bir kafes Kafes üstüne kafes Tarumar edilesi bir maşuka Bir halıyı tutunası elinde silkilmişliğinde Ne güzeldir katır üstüne katır . Onarılmayı bekleyen bir saat kokusunu yaymış üstüne ... Bir çiçek dolunayda güneşle Tokuşturarak bir kadehi Koltuklar üstünde Sela okunur hurilere Masmavi bir yitiği Murdar edilmiş bir dünyayı Kıyamet mehdisini koynunda görürken Ölürken izlemek istiyorum bir de Can boğazında bir altını paylaşırken Gıdısıyla değişmem çünkü suratını... Sana gönül deren Atım değerliyse değerli ... Gezgin imgeler... |