KAYBOLAN HAYAT
koşar adımlarla çıktım evden.
kendimi bir anda karanlık sokaklara attım. şimdi yürüyorum. tek arkadaşım benim,bu karanlıklar. tek arkadasım benim,bu yollar. sokaklarda kimsecikler yok. hafif bir esinti var. insanın ruhuna dolan bir esinti. ellerim cebimde,başım dik kayalıklara ilerliyorum. yürürken kendimi bulmaya çalışıyorum. hiçbir zaman anlayamadığım kendimi. gerçekten kendim miyim ben? yoksa bir hiç mi? her şeyi dert edinen bir hiç. kayalıklığın başındayım şimdi. beynimi alt üst eden düşüncelerleyim. rüzgar şiddetleniyor. düşüncelerimden kopamıyorum bir türlü. bırakmıyorlar beni. neden böyleydi hayat? inişler ve çıkışlarla dolu. niçin yoktu sanki hayatta seni anlayan biri? herkes düşman sana. arkamdan bir el itse beni kayalıklardan. güvendiklerim hayal kırıklığına uğratıyor beni. öyle bir hayal kırıklığı, öyle bir hüsran ki bu kayalıklara getiriyor beni. ne yapmaya çalışıyorum burada? ılık bir damla alnımın tam ortasında. sonbaharın ilk yağmuru yağıyor. gök gürültülü, şimşekler çakıyor. havada ölüm kokusu hissediliyor. yoksa korkuyor muyum? sırılsıklam ıslanıyorum ılık yağmurda. oturduğum taştan ayağa kalkıyorum. uçurumun başındayım, gözlerim bir noktada ruhsuzca ilerliyorum. bir adım daha atsam sonsuzluktayım. yoksa,havadaki ölüm kokusu. yoksa,bugün benim yok oluşum mu? yok olmak insanı ürpertiyor. ürpermek ve yalnızlığımdan kurtulmak istiyorum. bir adım daha atıyorum ve ve... göz kapaklarım yavaşça kapanıyor. |