LALO geliyor… Bugun bahçeme geliyor…şehriyar. Saçılan bütün çiçekler biliyor doğrusu. Birlikte gülşen yürüyor… Sarı , Yeşil, İki öpüşen renk şal giydirmiş tenine . Mor Ve gül kurusu, Gittikçe ona benziyor. Bu has bağın bağbanıyım ben. Her gün kör kütük onu gözlüyorum. Hele beline sızan saçlarını , Verince yele. Göğü sağar kaç dilli şule? Bir asmanın yaprağından , Lüle lüle, Suyun… suya düşüşü gibi sarhoş düşüyorum… Suretin, Durgun sulara yansıyan saray. Gözlerin , gözlerin Şehriyar! Sende şal ve gül . Hergün batımı uykularıma örtülür , Meğer şol gece öpülen dudak , açılmış gökçe hilal… Ürpertti hazan tenimi. Lal sürdü bedenime suzan bir dil. Sürgünken bahçende yaban dal gibi . Bahçıvan durdum şimdi ; Sakınır gözümden dal budak. Şehriban etti işte birhoş nazar. Neden, Lal vurdu bedenime nadan bir dil ? Konmasın berhava Kuşkonmaz dikenine . Uçurduğun şu gönül kuşu. Sesinde şakısın şadan bir dil. Salkım salkım eğilip her yokuşu. Dinlerim , oylum oylum gözende akan zelali ! Yıllardır bekledim bir madende kehribar. O pastoral senfoni lal sürdü bedenime. Boy boy serpilmiş sümbül… Avlu duvarına asılan ipeksi kırmızı bir gül. Yol uzadıkça. Boynuna asılıyor nalan. Onca yıl sürdü;hasreti koparacak toprağından. Sevgilide bir hava bir hava! Salınır bir bu yana,bir diğer yana. Peşinde tüm bahar,bitmez seremoni… Döner sazende. Düğünden döner gibi. Şimdi veda busesi konduruyorlar. İşte ellerine… Ah ! lal kesilen ellerime dokuna dokuna , nalan . Bahçeme girdi gireli O şeyma. Şadan, şurdaki sardunya. Ordaki çiğdem nazan. Kuytu bir köşede güvercin gerdanlığına astığım hüznümü. Uykusundan uyandırdı bir gül-i rana . Hiç hazan görmesin. Tanrım bu bir rüya ! Talan gönlüme ağdırdı güleç yüzünü. Fal bakıyor bu sarı papatya ellerime ! 13 Ağustos 2008,Turan Yoldaş ---------------------------------------- Not: Belki,kullandığım eski kelimeleri garip bulacaksınız,neden böyle kimsenin anlamadığı bir şiir yazıyor bu şair ?diyeceksiniz;ancak bu Ülkede 300 kelimeyle cümle kurabilen ve konuşabilen üniversite gençliği var.Kelime kullanımı bakımından Avrupa ortalaması 1000 civarındadır.Amacım gençliğe Kadim Medeniyetimi hatırlatmak ve onu yükseltmek . - Sevgi her dilde güzeldir ve aynıdır. -Vezinli divan şiirinin serbest tarzı sayılabilir bu şiir. --------------------------------------------------------------- Lal: Kırmızı renkli değerli bir taş,dili tutulmak,felç olmak,sarhoş olmak,aptala çevirilme, Şehriyar: şehrin efendisi,padişah, hükümdar. Gülşen: Gül bahçesi Bağban: Bağ ile uğraşan Hazan: Sonbahar,sararmış,ölmeye yüz tutmuş. Suzan: Yakan, yakıcı. Yanan, yanıcı. Şehriban: Şehrin büyüğü ,ileri geleni. Şule: Alev yalım ,yalaz. Nadan: Bilgisiz, cahil , kaba, kötüilgis Berhava: Havaya verilmiş, uçurulmuş, boşuna, anlamsız, gereksiz, yarasız Şadan: Sevinçli ,neşeli Zelal: Berrak(Kürtçe) Kehribar nedir? –nasıl oluşur?: Kehribar, milyonlarca yıl önce yaşamış, çok geniş alanlar kaplayan, yüksek ağaçlı, tropik ve yarı tropik ormanlardaki ağaçların salgıladığı reçinenin fosilleşmiş halidir.Bir çoklarının yanlışlıkla taş ya da kaya diye nitelediği kehribarın menşei, fosilleşmiş çam reçinesidir. Yüksek bir enerjisi ve iyileştirici etkileri olduğuna inanılan kehribarın üzerinde taşıyana sirayet ettiğine inanılan güçlerinden bazıları arasında zehirleri etkisiz kılmak, doğurganlık ve cinsel gücü artırmak, kötü şansı kovup, iyi talihi çekmek sayılmaktadır. Doğal hali bozulmadan üç ay aralıksız boyunda taşınan kehribar tılsımının guatr hastalığına iyi geldiği de söyleniyor. Şeyma: Bedeninde ben, alâmet olan güzel kadın Pastoral senfoni: Tabiatın ses, renk ve ahenkli melodisi. Nalan:inleyici ,inleyen Seremoni:Tören,şölen Nazan: Nazlı,sevgiliye naz eden Rana: Güzel, göze hoş görünen. Ağmak,ağdırmak: Sarkmak, aşağıya inmek ,Yükselmek, yukarı doğru çıkmak,yani zıt anlamlıdır kelime. |
Şadan, şurdaki sardunya.
Ordaki çiğdem nazan.
Kuytu bir köşede güvercin gerdanlığına astığım hüznümü.
Uykusundan uyandırdı bir gül-i rana .
Hiç hazan görmesin.
Tanrım bu bir rüya !
Talan gönlüme ağdırdı güleç yüzünü.
Fal bakıyor bu sarı papatya ellerime !
Güzeldi şiiriniz bende kullanıyorum şiirlerimde farsça arapça kökenli kelimeleri altına da not düşüyorum,atalarımızın hala kullandığı sözcükler yeni yetişen neslin onlarıda bilmesi lazım..Yabancılar her diili kendi dilleri içinde kullanarak kelime haznelerini zengönleştirirken ayıklamadan öğrenmek en güzeli ..Kutlarım ..Selam ve dua ile..