Bir çift söz
Acının göbeğini kesiyor ellerim
yeni acılar doğurmak için geceye zehir zıkkım izmarit artığı dünya keşmekeşliğine kırıntılar bırakıyor yüreğim bağ bahçe bekleme bozguna uğramış düşlerimden hırçın bir atın tekmesi gibi asidir zül karney tüm yırtıcılığını teşhir etmiştir mevsim beyaza çalıp siyahı sunuyor gözlerin leşimsi bir koridor gölgenden çıkan her renk yanağındaki çukura düşüyor infilak etmiş yarınlar sahi kaldı mı bir dudak payı güzellik yarına neyse sormadım say sende yakmadın farz et Müsaade et... kırılmış dünyanın tozunu almalıyım istilaya uğramış şehrin küllerini toplamalıyım dökülen mevsimleri zamanına dikmeliyim müsaade et kırılmış sus kalbi iyileştirmeliyim Vakit dar... sarmalıyım hayıflanan zamanı zaman ki acımasız aldığını geri vermemeye yeminli surların dibinde neştere can veriyor birileri birileri yitirmiş benliğini şaşkınım bir insan nasıl vahşete gülebilir kıçı kırık dünyaya kafa tutan bir çift göz tünüyor gecenin minaresine afili yalnızlığını almış yüreğine bir dileğim var diyor semadaki ayın yüzüne sen diyor sen beni unuttun sen düşme artık geceme vurma lal kesiği yüreğime çek gözlerime perdeni görünme yüzüme Düşmek... az ilerde bir düşüş yaşanacak yaşanmış mı dercesine düşmek mi dediniz ağır burhamlı sesi siz ki yüksekten düşenler şanslısınız hiç yerdeyken düştünüz mü evet evet yerdeyken siz hiç yerdeyken boğuldunuz mu gözyaşınızda ah siz bir kere ölüp bin dert yanan siz yaşarken bin kere öldünüz mü ben hep yerdeydim zirve nedir bilmez ayaklarım denedim vallahi billahi denedim denedim de daha doğrulamadan ah sizler üstüme üşüştünüz basamak bildiğiniz bendim beni ezip mutluluğa koştunuz gülümsüyor acısını bastırıp sinesine bir çift söz... |