Yaramız Para
göbekleri masaya taşan adamlar
sanki çatal bıçağını etlerine batırır gözleri görülmez kapakları kapalı parmak şıkırtısına garsonlar biter kalçası dolgunlar masalarına süs tabakların üzerine dünya dizilir ki sanki hepimiz parası olana adak / sayıldık para dediğin kağıdın orospusu ya avrat kadar o da girmeli koynuma cebim delik fakirliğe alışık ağızım para isterem demeye bile alışık ki kul köle olabiliyoruz burjuva dölüne bu burjuva gizli kapaklı bir dernek karıları ön plana çıkmaya meraklı erkekleri kansız kalmaya dayanıklı keyf ile yanaşır yaralıya o parayla kirletir yarasını ihtiyaç denilen şu / parayla para para demektir aslında hata tuz biber bunlar yaşadım sayana yaşamak kuvvet ile kudret ister paradan ötesini düşünen birisinde / yaşamak ister. |