AŞK-I İLÂHÎ
Düşe kalka vuslata yürüdüğüm yollarda,
Tükeniyor takatim, tökezliyor ayaklarım, Dalları semayı kuşatan, asırların çınarına, Yaslıyorum yorulan yüreğimi ferahlasın diye, Her üfleyişte, bin pişmanlıkla, bin ah çektiğim, Genzimi yakan, derin bir kaç nefes alıyorum, İğde kokulu hasretin doluyor isli ciğerlerime, Bütün hücrelerimle yine kasvetleniyorum, Vicdansız âşıkların, bıçaklarla gövdesine, İsimlerini kazıdıkları çınarın gölgesinden, Şefkatle okşayarak kabuklarını, ayrılıyorum. Mahçup, kaçamak bakışlar gönderiyorum, Sen zannettiğim yorgun, solgun yüzlere, İdam ediliyor gözlerim, evlerin ışıksız perdelerinde. Son sözü sorulmadan boynu kırılıyor umutlarımın, Dizlerim titriyor, bacaklarıma hükmedemiyorum, Ayaklarım kaybediyor gücünü, yürüyemiyorum, Sensizliğin ayazında buz tutuyor parmaklarım, Yazamadığım bir şiir daha ölüyor defterimde. Derdest ediyorum bizden kalan bütün hâtırâları, Ağlaya, sızlaya müebbete mahkûm oluyorlar, Ebedî kalacaklar, kalbimin zifir karanlıklarında. Kırıyorum prangalarını azat ediyorum sevdamızı, Gidiyor, hiç ardına bakmadan sevinçten uçarak, Keşişleme bir rüzgârın kanatlarına tutunarak. Nedametle inliyor, ahuzar eden, nâdan yüreğim, Gidişinin mâtemindeki bu şehrin kaldırımlarında, Bir başka gelişin ayak izlerini arıyor gözlerim, Ulvî bir ümitle, fer geliyor dizlerime, koşuyorum. Hasretinle tarumar bu şehrin, izbe sokaklarında. Sen miydin giden, ben miydim kalan, bilmiyorum, Hiçliğin labirentlerinde kaybolan hangimizdik? Hangimiz, ışıksız kör kuyularda çare ararken, Yusuf’ça, muhlis bir tacirin vicdanına tutunduk? Anlat hadi, aşkını çöllerde arayan Mecnun mu, Sarayda mahpus Leylâ mı buldu Mevlâ’sını? Hâyır, hâyır, aradığım, yandığım sen değilsin, Sen bana gerçek aşkı aratan küçük bir fasıl, Vuslatını istediğim nihâyet, aşk-ı İlâhîdir asıl. nadan: • 1.Bilgisiz, cahil. • 2.Görgüsüz, kaba, nobran #aslanyılmaz#sürgünadam# |
sevgi ve iözlem vardı,
Hakikat vardı,
o çok güzel yüreğine sağlık Üstadım ,
ders vericiydi,akıcı anlamlı düşündürücüydü
kutluyorum Dualarımla selamlarımla