CİNNET MEVSİMİ
Şehire benzemez bizim oralar
Köyümde hâl bilmez kış vardır şimdi Her sene depreşir aynı yaralar Sabırlar iflasa beş vardır şimdi Çoğunun söküktür kışlık urbası Altından üstündür unun torbası En zengin tabakta herle çorbası, Fukara kazanda taş vardır şimdi Yemekte göz yaşlı, beniz atıktır Her öğün bir zulüm, çile katıktır Tava tek, kaşık on. İştah tutuktur Sofrada çatılan kaş vardır şimdi Odun yaş, bacadan sefalet tüter Tezeğin alevi kendine yeter Harmandan alınan bir ayda biter Sıktıkça sızlayan diş vardır şimdi Hele bir sağanak çöker zamansız Yağarsa, bir hafta dinmez imansız! Cam kırık, dam kerpiç, rüzgar amansız, Sol omza yıkılan baş vardır şimdi En gamsız bilinen Ökkeş ustadır Hanımı yatalak, gelin yastadır Evladı askerde, torun hastadır Vurdukça çürüyen döş vardır şimdi Lokmayı sayıyla yutmak şart olur Sağılan süte su katmak şart olur Son kalan ineği satmak şart olur Kızarmış gözlerde yaş vardır şimdi Ali ERDİNÇ |
Ali Erdinç'in konu seçimleri ve kelime işciliği müthiştir. Anadolu'da kış köylerini bu kadar hisli anlatmak, eskiye özlemle iç sızısını şiire ah ile yansıtmak...
Helal olsun şaire..
Kalbi selamlarımla...