HOŞÇA KAL
HOŞÇA KAL
Sevgili, ilk kez değildi benden gidişin. Son gidişinle, içime çöreklenen hüzün yanığıyla, kaç gündüzü gece bildim hatırlamıyorum. Gözlerimi sensizliğe açtığımda farkına vardım. Yatağımın soğuk ve Ruhumun sensizliğe üşüdüğünü! Senli bir düşe yolculuk etmiscesine, esen ayrılık fırtınası, Kirpiklerimde donmuş katreler, içimi soğutsun diye, rakı sofrasında kadehime bıraktım. Bilirim. Bir daha dönmezsin geri. Belki de bir daha sevmezsin beni. Ben, yine de ve hâlâ bir kâbustaymışım gibi korkuyorum. Bir düş kuruyor, bu güzel düşten uyanmamak için, sıkıca gözlerimi kapatıyorum. Uyanır uyanmaz, yine başka bir düş, yine bir hayal kurup, bana geldiğin o güzel günlere dönüyorum! Hemen toparlanıp, sofralar kuruyorum. Kalbimin sızısını, anason kokusuyla bastırmaya çalışıp, aşkımın aldığı ağır yaralara tuz basıyorum. Tam da iyileştim diye, kendime geldiğim de olur bazen. Derken, gidişin gelir gözlerimin önüne. Bir tokat gibi çarparak yüzüme yokluğun. Utanıp, başımı önüme eğiyorum. Hoşça kal sevgili. Giderken yıkık bir kent, soluksuz bir ben bıraktın ardında! Hoşça kal! Efkan ÖTGÜN |