GüN oLaŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Kozasından başını çıkarırken kadın
Kelebek kanatlarıyla uçmayı öğreniyordu Bir seher vaktinin kızıllığı saran gülüşünde Soldurmamak için hikăyenin yazılarını Tirnaklarıyla işliyordu kayalara hăbire z’amandan ç’alarak Nakkaşlar duvarlara aşkı resmetmemişti henüz Dilimde aşk sana benzer nağmesi Dudaklarımda ezgisi yarım kalmış , boynunu bükmüş mutluluk Başını bağlamaya dolunay kadar zaman kaldı yeminimizin Herşey eskiyor Azalıyor Yitiyor gibi Ben ise her an çoğalarak koşuyorum sana Her saniye çiçeği burnunda öpücük konduruyorum avuç içlerine Ergen aşk sözcüklerimle ve imlâ hatalarımla Kabul buyur sevgilim Çin seddiini aşan şiirimi Say ki gemi güvertesinde demini almaya gün’eşini bekliyor Gün ola Hayrola .... Kırk bir kez hatim etti saçlarım ellerini Kırk birinci meridyenden seslendim ismini Kulağıma ezberlettim kırk bir kez sesinin şefkâtini Kırk birinci paralelde yetmiş vakit semaha durdu hörgüçlü sevgi kuşları Kırık bir kalaylı güğümün karnını deştim yüzyıllık kılıçla Tıka basa doldurdum kükreyen özlemin notalarını tek tek Kırk bir kez kırkladım odun ateşinde yedi renkli suyu Tas tas içtikçe gerçek aşkla yandım Gökkuşağına kavuştu burnumun sızlayan direği Hasretin yedi veren korunda yedi iklim yundum Rüzgârının ellerinden dört mevsim kokular süründüm Kırk bir kez tütsüledim kalbinin en tenha köşesini Ebruli nazar boncukları işledim kaburga kemiklerinden göğüs kafesime Sevimli bir tırtılı öğutledim kırk bir kez Sana kimseler görmeden Masmavi yedi renkli sevdalar uçursun diye Kırk bir derecenin gölgesinde Yorgun bir ağacın gövdesinde Bulutları gözlerime indirdim mehter marşı eşliğinde Eğer Kırk bir kez öpmezsen yüzümdeki acılardan Gamzelerim sulu sepken bir yağmura tutulacak Üzerime örttüğün pembiş çiçekler bedenimden ayrılacak Sensizliğimi yosun tutmuş bir avuç toprak doyuracak.. nagihan |
Gönlünüze sağlık.
Kutlarım gönül sesinizi.
Esenlik dilerim.