KÖYÜM
Hani nerde ahalin, nerde halkın?
Şimdi sessizliğe bürünmüşsün köyüm. Nerde çocuk sesleriyle çınlayan evler? Şimdi sessizliğe bürünmüşsün köyüm. Kapılarını kilitli gördüm köyümün. işte o an çöktü yüreğime hüzün. Sel oldu gözler, tutuldu dilim. Şimdi sessizliğe bürünmüşsün köyüm.. Nerde çelik çomak oynayan çocuklar? Nerde anasına meleşen o kuzular? Nerde aşağı çeşmeye giden kızlar? Şimdi sessizliğe bürünmüşsün köyüm. Analar erkenden kapı süpürürdü. Koyun kuzu toplanır güdülürdü. Eşe, dosta, akrabaya hatır sorulurdu. Şimdi sessizliğe bürünmüşsün köyüm. Nerde traktöre binip tarlaya gidenler. Orakla tırpanla ekinleri biçenler. Kahve önünde oturup çay içenler. Şimdi sessizliğe bürünmüşsün köyüm. Karda düşe kalka okula giderdik . Yazın elde değnek kuzu güderdik. Gizli gizli yürekte bir güzel severdik. Şimdi sessizliğe bürünmüşsün köyüm. Düğünlerin bir başkaydı senin. Dua edip kurban keser bayrak asılırdı. Misafire kazan kazan yemek yapılırdı. Şimdi sessizliğe bürünmüşsün köyüm. Yenge gidilir, kına yakarlardı. Gerdana beşi bir takarlardı. Güzellerine geriden bakardı Şimdi sessizliğe bürünmüşsün köyüm. İnek, koyun sağılırdı. Turpanda yağ yapılırdı. Arada tadına bakılırdı. Şimdi sessizliğe bürünmüşsün köyüm. Evlikler dolardı yağ, peynir ile. Turşu, un, bulgur, kavun karpuz ile. Heveklerde üzüm, kasa kasa elmayla. Kazanlarla sızgıt, yufka ekmeğiyle Şimdi sessizliğe bürünmüşsün köyüm. Kışın halı, kilim yastık dokunurdu. Yünden çorap, kazak örülürdü. İhtiyaç sahibi komşu görülürdü. Şimdi sessizliğe bürünmüşsün köyüm. Susadan indim, dolandım tüm köyü. Seslendim sesime ses veren kalmamış. Kapılar kilitli, perde çekili, evler boşalmış. Garip Şenol hatıralar yaktı içimi. Dolandıkça içime çöktü bir hüzün. Şimdi sessizliğe bürünmüşsün köyüm |