PAYİTAHTIN GÖLGESİ
Ey gönlümün Payitahtı!
Yazdığım her şiirde sen varsın, Dile getirmesem de sen Hünkâr- ı cihansın. Gönlümdeki kor ateşinin sebebi sensin, Oyuncular yer değiştiremez bendeki seni Sen Kevser- i canansın, yâr-i kâdimsin. İnfaz memuru gibi dinlemeden savurdun; Düşlerimi, düşlerin sahibi olan seni Mühür elindeydi, Yusuf’un kuyusuna attın beni Seviyordum seni Muhammedi muhabbetle Dile getiremedim bâkî olan bu sevda-ı şâhaneyi... Belki 20 gün içinde başladı bu yolculuk, Ama tarifi kesin ismi aşk-ı mutluluk. Kor ateşiyle başlayan şiirdi başlarda, Silmeseydin beni rehberinden, kalbinden Bir cuma akşamı dile gelecektim belki de Seni ne kadar çok sevdiğimi cihana haykıracaktım Kim bilir belki de bir mektup ile dile gelecekti, Masmavi bir denizin kıyısındaki cennet bahçesi... Sen; O cennetin kendisi, Geleceğimin Payitahtı Ömrümün huzuru, vefası, cefası, manasıydın Şimdilerde sildin 47 günlük maziyi Dinlemeden, söz hakkı vermeden... Sen; Yusuf’un kuyusunda Züleyha’ydın, Matem ile bıraktın beni cihan güneşim Firdevsi âlemde Leyla’ydın, Mührünle sildin beni açılamadığım o kalpten Ey benim Anadolum, Anadolu’daki nefesim... Ey Hüdâ! Duy sesimi, ben onsuz bir hiçim Gölgesi kainatı saran áşkın sarayında Elif ile Mim kelimeleri arasında Onsuz bir hiç, sana çok yakınım. Ey Mevlana! Sonbahar çiçekleri bırakmıyor beni, Aldığım her nefeste o var en başından beri, Ömrümün sonuna gelsem dahi Bu kalbin tek hükümdarı sensin Ebubekir’in sadakatiyle bağlıyım sana Cihan güneşim, bırakma beni! LARDES SYMPRA |