KİMSE(SİZ)Romatizmaları tutmuş bir keder Dizlerine almış cehennemini doluyor Pencere önünde yeleğinin orta düğmesini iliklerken Zehrini dil ucuyla dudaklarında taşıyor Ne kapı çalıyor ne pencereler aralanıyor Gelen yok, gideni tarihten düşmüyor Bildiğin bilmediğin Var dediğin, yok saydığın kimsesizliğim Üç yaşından kırküçüne kadar Dolamışım kakülünü parmaklarıma Seyrediyorum göz bebeklerini Ey benim servetim, sandık sandık çoğalanım Bahçe bahar açan çiçeğim Kimsesizliğim Kırmızı pabuçları da kederli Ayakları hep yalın Sırtı hep ince Kırbacını savuruyor, zemherinin hakkı rüzgarın kavlince Ey benim ince bir tül gibi titreyen; nazlı nazenin Garip kimsesizliğim Bir bağrı yanık türküdür, rüzgara verilmiş Bir kırık gönül, kader deyip geçilmiş Bir odada bin gözyaşı döktüğüm geceler Dua dua yükselirken ahım Vadedilmiş koçlar Vazgeçilmiş ömür Tünerse pencereye yırtıcı bir kanarya Müjdesi ayaklarına dolanır Diliini kırıp susar bir güvercin Sessizliğin endamınca hüzün Ey benim lisanı noksan Harfsiz hecesiz kimsesizliğim... |