Yoksun Yazgımda
Yağmur yağıyor, gün açıyor
Şanslıysak gökkuşağını görüyoruz Şanslıysak yine uyanıyoruz Sen açıyorsun gün açtıkça ruhuma Senin ruhun açılan, senin kolların açılan Ama ne yazık ki yoksun yazgımda Bir geceleyin kapıyorsun gözlerini Yorgunluklarıyla kavga ettin günün Neye yordun kafanı, ellerini, gözlerini? Sen, bedelisin benim tarafımca başlatılan tüm savaşların Utanmadan ateşkes istiyorsun, utanmadan kendimi inciteyim istiyorsun Oradasın, savaşın ve seni tanıyan tüm bağnaz insanların içinde, orada Ama yazık ki yoksun yazgımda Kar yağıyor, önce sana, sonra dünyaya Gün ışıyor, önce sana, sonra dünyaya Dünya ısınıyor, önce sana Ben konuşuyorum, önce dünyaya, ve sana... Asla. Ben sana baktıkça kırgınlıklarını görüyorum Ben seni dinledikçe içine attıklarını duyuyorum Duyardım yine de, eğer hiç duymadığım bir dili konuşuyor olsaydın Oradasın, kırgınlıklarının ve içine attıklarının arasında Ne yazık, yoksun yazgımda. |