Neye kandın?
En yakışmayan şeyi yaptın kendine
En yakışmayan şeyi bir kış gününde Ben, kış zannederdim insanlığın düşmanını Abartmışım şekerleri ellerinden alındı diye hunharca ağlayan çocuklar gibi Meğerse ölümünmüş yakışmayan bana, senden de fazla. Dans etmek istedim sen ölünce, ben de ölümle Sonra ayaklarım kaydı, ellerim de reddedince artık Anladım, asla dans edemeyeceğimi Romantik bir hikayem de yoktu oysa Ne Yıllarca bale yaptıktan sonra ayağım kırıldığı için bırakmıştım dansı Ne de savaşlar olurken dünyada dans edebilecek biriydim ben En baştan reddetmiştim dansı Sen ise, en baştan reddettin doğmayı Kış yakışırdı sana, kışın sertliği örterdi heryerini Kefen olmamalıydı örten seni ve kollarına alan bir kış gününde Kefen olmamalıydı seninle sohbet edecek olan Kefen olmamalıydı kollarını saran Ve sen reddetmemeliydin doğmayı en başından Ama ben, bir kürek mahkumu gibi kabul ediyorum sonumu Yüzünün kızarıklığı evlatlarının gözlerini yakar diye onları görmek istemeyen ebeveynler gibi Kanser onu yerken ölümü sevmeye çalışan kart bi herif gibi kabul ediyorum Sen kendine yakışmayanı yaptın En çok yakışmayanı Üzerine çok düşündün mü ölümün? Neyle öldürdün kendini, bıçak? Hayır onu sanıyorum ki başaramazdın Canın yanarken sesin nasıl duyuldu henüz seni tanımayan ve tanımayacak olan kefenince, bunu düşündün mü hiç? Neden soğuk bir günü seçtin? Isınmak için mi acıttın kendini, akıttın kanını? Toprak, seni içine çekecek toprağın seni çürütmek yerine isitacagini mi sandın? Hayır, olamaz, soğuğu seversin sen. Peki neye kandın? Bütün dünya seninle alay ederken Politik bir intiharla başkalarını mı incitmek istedin? Neden ben değil kefenin tüm haklara sahip şimdi? Ama ben, bir hiç bu dünyada, sana soru soramam Kendime haksızlık edişim, matematik kadar saçma Matematik kadar doğru. Bana kalırsa işeyaramaz, sana kalırsa ne olur bilmiyorum Ama sen ne istersen o olsun Dünyadanın farklı yerlerinde farklı savaşlar Çekik gözlüler ve beyazlar kavga etsin Beş bilemedin altı sene sonra Kıyamet kopsun Ama sen Sana gelirsek, ölmemeliydin Kendime ben ne kadar haksızlık ettiysem Sen beni de geçtin, geçtin, geçtin Geçemedin benim geçtiğim hiçbir yerden Geçmeden gittin Gözlerin savrulacak oldu birkaç defa, hemen toparladın Seni bekleyen buz gibi Kefeni düşlediğinden Kaldırımlar oysa, daha sıcak kefenden Nereden bildiğimi sorarsan eğer, tahmin ediyorum sadece Daha önceleri bir yakınım ölmedi benim hiç Kaç tane yakınım olduğunu ise saymadım bugüne dek Sen oldun ölen, en olmayacak kişi, sen bir tek Evin olmayabilirdi, işin ve düşünecek bir şeyin, ama sen olmalıydın Yaşamanın anlamı ne olurdu, evsiz, işsiz ve düşsüz dersen Doğru dersin, senin için bir anlamı olmazdı Ama bir de benim içimi görsen Gözlerin yalnızca kefene bakmasa, eğer bakabiliyorlarsa hala Ölümünü bir gün kabullenirim elbet Ama bilmiyorum nasıl kabullenirim ellerinin yok olacağını Kollarının yok olacağını, gözlerinin açılmayacağını bir daha O iğrenç gülüşlü lanet olası kefenin altında |