Sen Gel de
Söyle İstanbul,
Senin de boğazına diziliyor mu cümlelerin? Gemiler senden ayrılırken? Yoksa ben mi acemiyim ayrılık akşamlarına? Öyle ki konuşamıyorum, Ayrılık kokan hiç bir son baharda.. Hangi destanda yazıyordu ayrılığın en uzun hali? Gılgamış anlatmamıştı aşkı destanlarında oysa ki, Yetmedi mi Gidişinle yaktığın korlar, sönmedi mi? Bitmedi mi Affetmek büyüklüktür, sana söylemediler mi? Sen gel de Büyüklük İskenderde kalsın, ben affederim seni... Elinden geldiğince gittin üryanlıklara Sessizlikte geçirdin boynumu dar ağacındaki urganlara Sesimiz Sonumuz Yüzümüz Kayboluyor da/ Hatirla, tüm kuşatmaların tarihi seni yazdı, Üsturupsuz sevişmelerin sabahlarında. Olmadı mı Solmadi mi Kaybolmadi mi Sana söylemediler mi Gaybı bilmek Allah a mahsustur. Sen gel de Gayb sonsuzluğun olsun Ben her falda söylerim seni, Dünyanın köhne kalabalıklarına kaçıyor aklım, Kendimden kaçıyor, Yine sana sığınıyor yalnızlığım. Duymadın mi? Hesap sormadım mi? Yorulmadın mı? Koca İstanbulu fethedip beni gavur toprağına bırakmaya Sen gel de Bütün savaş ganimetleri senin olsun, Kazanmış kabul ederim ben seni Ben Bizans oldum da sen başka toprakların Fatihi oldun, Utanıyor tarih kitapları, seni yazmaktan, Bütün dünya coğrafyası utanıyor, İsimsiz işgallerinden. Yazmadı mi? Okumadın mi? Hiç kimse mi sormadı Anadolu’ya giren Çağrı bey utanıyor, Anayurdundan. Sen gel de Anadolu onların olsun, ben Asya’ya göçerim seni Senin yürüdüğün bozkırlarim, makiye dönüyor geceli gündüzlü Ruhumun iklimleri değişiyor. Akdeniz iklimim hüzün bitki örtüsü Karadeniz’de portakal yetişmeye başlıyor Egede şeker pancarı Ankara’da zeytin. Bende dört mevsim, kurak ve yağışlı Sen gel de Yeşili, mavisi onların olsun, ben kurak bir kalple severim seni... Sevdiğim sen yeter ki bana gel... de.... Ben, Hep, Severim, Seni..... dilemma 12.10.2022 Ankara |
Mavi bir ölüm
kahve rengi bir gökyüzü
Çoraklaşmış bir An'kara...