ÖLDÜĞÜNDE
Öldüğünde;
önce elbiselerini çıkaracağız. gittiğin yerde bunlara gerek yokmuş. sonra bedenini yıkayacağız. sana yeni elbisen, kefenini giydireceğiz. her köşesinde hatıran olan çok sevdiğin evinden alıp seni camiye getireceğiz. musalla taşında birazcık bekleteceğiz. öğle namazını mütakip cenaze namazını birlikte kılacağız. istikamet yeni evin kabir’e götüreceğiz. cenaze için arkadaşların, eşin dostların gelecek gece ,gündüz ayrılmadığınız kankam dediğin cenazene gelmeyecek onun işi çok kızmana gerek yok. bizim on beş dakikamızı alacaksın pata küte kabir tahtalarını koyacağız tahta eksikti fazlaydı, hafif kıble ye doğru derken ne fark eder diyecekler sen öldüğün’le kalacaksın biri gönder kazığını çakın diyecek bu arada seni göndermiş olacağız. imam kuran okuyacak cenazeye gelenlerin seninle işi yok. her kes bir kenarda sohbette imam amin deyince her kes irkilecek kendine gelecek imam yediden yetmişe rahmet okuyacak sonunda bir fatiha ile senin işin bitecek pilav, ayran arabası kapıda cenazeye gelenler pilavını kapış kapış yiyecek yarım saat önce başın çok kalabalıktı şimdi tek başına kalıyorsun hadi hoşça kal. hoş mu kalırsın, boş mu kalırsın orasını bilemem. bayramda ziyaretine gelirlerse ne hala... yakınların toplanacak iyi di rahmetli diyecekler özel eşyaların bir araya toplayacaklar her kes kendine yarayanı alacak bazılarını sadaka olarak verecekler elbiselerini konu komşuya dağıtacaklar çok sevdiğin sigara tabakanı değerli olduğu için antikacıya satacaklar malını servetini bölüşecekler her kes işine kaldığı yerden devam edecek kimse senin hasretini çekmeyecek. unutma! sen öldün... |