GÜN DOĞUMUGüneş henüz yüzünü göstermedi sevdiğim martılar kahveme eşlik ediyor biraz fazlaca konuşuyorlar ama olsun huzur veriyor sesleri deniz üstünde fener gibi kanatları nasıl da imreniyorum onlara bir bilsen kanatlanıp pencerene konsam aslı öyle değil tabi niyetim yüreğine dokunmak velhasıl ben pencerene de razıyım arada diyorum açarsın belki yüreğini dökülürsün sol yanıma dinlerim seni sesizce bir ömür sen şimdi kaçıncı düşün perdesindesin sevdiğim ben giden zamanı biliyorum da ömrüme kalan zamanı bilmiyorum göz kapaklarım direniyor anı kaçırma der gibi her sela sesinde kendimi musalla taşında buluyorum nasıl bilirdiniz diyor cami hocası camdan kendime bakar gibi iyi bilirdim diyorum helallik istiyor benim yerime benden yana helal olsun diyorum sonra bir düşünce kemiriyor beynimi geride bıraktıklarımdan kırdığım,üzdüğüm varmı diye kalkıyorum musalla taşından dolaşıyorum caminin avlusunda tek tek bakıyorum insanların yüzlerine kırgınlıkları varmı diye pek bir şey anlamasamda yanaklarına süzülen yaşları silip olmam gereken yere dönüyorum biraz üzgünüm sevdiğim sen yoksun burda,son bakışın yok belkide hala düştesindir kim bilir bense an’ı kaçırmama derdinde nedendir bilmiyorum ölüm kol geziyor sokağımda ecelin elleri yakamda,nefesi bir adım arkamda hissediyorum odamın perdesini hiç açmıyorum artık başımı kaldırıp bakamıyorum uzun uzun denize sahile de inemiyorum mesela vapura da binemiyorum artık arkasında bıraktığı beyaz köpükler kefenimmiş gibi beni sarıyor korkuyorum sana veda edememekten yüreğine dokunamamaktan güneş yüzünü toprağa düşürdü sevdiğim yeni bir güne ve sana merhaba bu günde ölmedim ama bir sonraki nefesimin garantisi yok bu yüzden aç pencereni… |