GİTSEM...Gitsem yalnızlığımın ıssız, sessiz sahillerine, Ayrılık şiirlerinin yazılıp, okunmadığı, Güftelere hüzzam bestelerin yapılmadığı Yüreğimi ağlatan acıların yaşanmadığı Uzak diyarların da uzağına gitsem diyorum. Deniz, toprak, orman, kuşlar ve bir de ben, Tek kişilik bir kayık, hasır şapka ile bir oltam, Kurumuş ağaç dallarından yapılmış kulübem, Önünde tahtadan bir sandalye ve masam, Riyakâr insanlardan çok uzaklarda yaşasam. Kuşların söylediği şarkılara rüzgâr eşlik etse, Mavi dalgalar okşasa altın sarısı kıyıları, Yunuslar dans ederken, akşam güneşinin silüetinde, Tuttuğum tek balığı pişirirken kulübemde, Hasreti de, vuslatı da unutsam âsûde gönlümde. Kırıp zincirlerimi, gitsem arkama bakmadan, Sözlükteki bütün acıtan kelimeleri silsem hâfızamdan, Hattâ unutsam konuşmayı, yazmayı, en başından, Lisân-ı hâfiyi öğrensem, kem söz bilmeyen kuşlardan, Gülümseyen huzmeleriyle, sabah güneşi gibi doğabilsem, Hiçbir şey olmamış gibi yeniden başlasam hayata. Sonra, boynu bükük mısraların mezarına çiçekler diksem, Yüzünde güller açan şiirler, kucaklasa dallarındaki bülbülleri. Yürekleri kanatan kalemleri tek tek kırıp yaksam, Hüzün yazan kitapları, ağlatan mahzun şarkıları, Doldurup demirden bir sandığa, atsam denizin en dibine, Yasaklasam kendime kini, öfkeyi, üzülmeyi, Bir gülü koysam heybeme, bir de gülmeyi, Gitsem yalnızlığımın ıssız, sessiz sahillerine, |