Yansa da İstanbul ...YANSA DA İSTANBUL... Bu akşam ne sen varsın masamda, Ne de hayalin duruyor karşımda. Yüreğimde, hâtırâ defterimden Sararmış solmuş birkaç yaprak, Ve sefil yalnızlığım eski bir balıkçı barınağında. Nedense hep, veda ettiğin sayfayı açıyorum, Kaskatı, ruhsuzca, buz gibi ellerinle, Öylesine dokunuyorsun ellerime, Ve bir kez olsun bakmadan gözlerime, Yanmış, yıkılmış bir halde bırakıyorsun beni, Eskimiş, köhne bir balıkçı barınağında. “Erkekler ağlamaz” derler, ben ağlıyorum işte, Senin, vurdumduymaz gidişine değil ha, Yanmışlığıma, yanılmışlığıma benim gözyaşlarım, Söyleyemediklerim düğümlenirken boğazımda, Martıların çığlıklarında kayboluyor hıçkırıklarım, Sensizliğin matemini tutan balıkçı barınağında. Akşamın kızıl karanlığı çökerken ıssız sahillere, Yorgun balıkçıların, elleri boş dönüşünü seyrediyorum. Ben mutsuzca, sensiz karanlığa açarken yelkenlerimi, Onların umuda gülümsediklerini görüyorum Umutlarımı katlettiğin o virane balıkçı barınağında. Tâkati kesilmiş dalgalar kucaklarken sahili, Terkedilmiş eski bir tekneye uzanıyorum. Mehtabın hüzünlü yakamozlarına fısıldıyorum, Vedasız gidişinde sana söyleyemediklerimi, Sevmeyi de, aşkı da, bırakıp gidiyorum, Beni bıraktığın o kasvetli balıkçı barınağında. Pişman olur da birgün dönersen geri, Sakın gelme, beklemeyeceğim seni. Yansa da İstanbul, yıkılsa da âlem, Beyhude arama beni, bulamayacaksın, Kalbimi gömdüğüm, o balıkçı barınağında. #aslanyılmaz#sürgünadam# |