Belki bu akşam sana şiir yazarım
Belki bu akşam, gün kararmadan
Saklayıp topuk dibine gazeteye sarılısını, Guruba dalmadan sahilin müdavimi, Ağlamadan son lokmasını ağzında tutan çocuk Bir şiir yazarım sana; Anlatırım, ne kocaman bir delik vardı şu zeminin üstünde… Ve ne girdaplı bir çukur olmuştu körpe olumlamaları yutan. Gün dünden kopya çeker olmuştu, terbiyeden aciz, Benim ellerim kulaklarımda, tepemde bin vaiz. Belki bu akşam, gün kararmadan Son kahvemi içmeden, okumadan son dörtlüğünü şairimin Dertlenmeden dünyanın devir hızına, Bir şiir yazarım; Anlatırım sana, ne kocaman bir kara bulut vardı Tavanımın üstünde. Ve ne sinsi rüzgarlar, cümlesi cümlesiz, uğultudan öte. Asılı saksılarım vardı çiçeksiz, içlerinde kırkar tohum, Öznesiz şikayetlerim inlerdi, ben hariçlerde katıksız uyum. Belki bu akşam, gün kararmadan Kapatmadan hesap defterlerimi birbirinin üstüne, Boğdurmadan miskinime kalemimi, ellerimin içinde Bir şiir yazarım sana Anlatırım, buldum ben, ne iyi gelir bu darlığa... Şenlik ateşleri yanar ortasında çay fincanlarının Ayan gün şerefine seher kuşları cıvıldar üç beş harf Kıymet verilmişlik kokusu sarar beyaz perdeleri Çiftetelli oynar karşılıklı, çok bulmuşla çok değmiş. Ne ıramışım bir santim, ne haşlanmışım bir milim Bir kilim ki tezgahımda, her sıra başka motif. Belki bu akşam, gün kararmadan Bir şiir yazarım sana Anlatırım, anlarsın muhakkak Son satırı görmeden. Şiirim susar, Bir ıslık duyulur, Güzel bir beste çalar inceden Ne beri gel diyen olsun artık, ne öte gidelim, Oturup iki cümle devirelim Gece vurmadan, Vakit tükenmeden… 15.08.2022 Serpil ŞEN |
Çok hoştu sesleniş, beğenilerimi bırakıyorum.
Sevgiler