KABRİNE GELDİMSana dâir şiirler çınlarken kulaklarımda, Susturabilir miyim boşluğun avazını, Ya da, yalnızlığımın susmayan çığlığına, Bigâne kalabilir mi yüreğimin kalemi? Dinlemesem, söylemesem türkümüzü Gönül pencereme yine konar mı kuşlar, Şiirlerin sesi tekrar güler mi gözlerime, Susar mı ağıtlarım, kilit vursam dilime. Gece mavisi düşlerime düştüğünde silüetin, Tutsam, dokunmaya kıyamadığım ellerinden, Öpsem, pembe güller açan gamzelerinden, Isınır mı yokluğunun ayazında üşüyen tenim? Yeniden ayağa kalkabilir mi çökmüş bedenim? Gülüşünün iğde kokusu siner mi ciğerlerime? Ya da seni çok özlediğimi fısıldasam kulağına, Hasretimin alev sarısına boyanır mı yüreğin? Bugün yine, siyah güller açan kabrine geldim, Önce otları, dikenleri temizledim saçlarından Sonra ellerimi açıp, seni benden çok Seven’e Mühürsüz, imzasız, riyasız duâlar gönderdim, Kabrinin içinde nefessiz yaşayan sen misin, Yoksa dışında nefes alan ölü ben miyim? Bilmiyorum sende miyim, kendimde miyim, Gittiğinden beri deli, divane bir avareyim. Ruhum bedenimde mahpus, gün sayıyorum, Yanıp duruyor yüreğim, seni çok özlüyorum. Hayli zamandır yollardayım, sana geliyorum. Ölenle ölünmez diyorlar, bunu ben de biliyorum, Ama sen bir kez ölüp gittin, bense mâteminden, İçimde büyüdükçe, sineme sığmayan kederimden, Kızıl ufuklarda batan güneşle, her gün ölüyorum. Öldükçe de, seni ölesiye, daha çok seviyorum. #aslanyılmaz#sürgünadam# |