ÜMİTSİZ BEKLEYİŞBırak, Güneş kaybolsun tepelerin ardında, Denizin üzerinde cilveleşen ışıklar Derinlere gömülüp kaybolsun birer birer. Akşam vaktinden az geç, yatsıdan biraz erken, Leylâk rengi gökyüzü menekşeye dönerken, Sensizliği bir dikişte içip bitirmek için Dudağıma yaklaşan kadehin buğusunda Bir gülümse, bir göz süz, görün bana bir defa! Sakince hışırdayan yapraklar arasından Bir fısılda, bir ses ver, haykır bana ne olur! Sensizliğin çölünde çok susamışım sana, Bir serap görmek için yalvarışım, baksana! ... Ben, böyle söylenirken, yavaşça gel arkamdan, Şafak rüzgârlarıyla esiver üzerime Ve ılık kollarını dolayarak boynuma Çatlamış dudaklarma bir hayat öpücüğü, Bir yaşama gücü ver, tükendim, anla artık! Boşalan her kadehte gözlerini arayıp Hep kulak kesilerek, bitmeyen bu bekleyiş, Birkaç sarhoş anıyla dertleşip deli gibi, Bu kaçıncı kadehtir, kaçıncı şişe, bilmem, Umudum paramparça, dizeler yırtık-pırtık; Bekletme daha fazla, ne olur, anla artık! ... (1993) Ünal Beşkese |