kıvrımlarderin ipeklerde aynanın buselerini gizleyen çıplak ırmakların çağıltısı gibi güneşe uzayan yol deli bir kısraktır mührü taşıyan göçebelerin son sılası gibi içime seslenir uykularla oynayan bir çift kumrunun gözlerinde parlayan su hep kahrolmuş bir hikaye gibi şarkıları çoğaltan nergislerin yüzünde kanayan acı hep solgun bahçelerde karanlıktan hatıra gibi ufka boyun uzatmış sabahların çiğ düşürdüğü |