İNSAN GEL ARTIK SADEDE - SEVGİ_YE!İNSAN GEL ARTIK SADEDE - SEVGİ_YE! Bir oyuncak, bir bluz, bir bisiklet, bu örneklendirmeler uzar da uzar.. hangisi bir yudum sevgi kadar değerli..? Bir çocuk düşünelim! Ailesinden büyükler görürse ayıp diye evladını öpememiş, sevememiş hatta hiç sacınını yüreğini okşamamış, çünkü o da ailesinden böyle görmüş ve büyütülmüş.. Böyle bir anne babanın çocuğunun da aynı aynadaki yansıması gibi olması olasılığı sizce nedir? Oranlar elbette ki yüksek olacaktır. Kiminiz, tabi diyecek, ne görürse onu örneklendirecek.. Kimi de diyecek ki , olurmu çevreye gözlemleriyle sevgisini paylaşmayı öğrenecek.. her ikisi de evet olası tabi.. Lakin es geçilen bir şey var ki; o da .. Sevgiden yoksun büyütülmüş bir yürek, elbette doğası gereği sevmeyi ve sevgisini paylaşmayı bir şekilde öğrenir.. öğrenir öğrenmesine de, bunu dağıtmaya geldiğinde biraz çekingenlik yaşabilir, zira sevginin paylaşımı da önemliydi.. Hep bir tarafı eksik yaşarken, es geçilen nedir bili misiniz ? “Kaybetme korkusu”, “ Terk edilme korkusu” hatta travması.. ! Karşısındaki insanı memnun etme, sevindirme, isteklerine yapmak, aksi halde o insanın onu sevmeyeceğine ve terk edeceğine inanmak.. Evet bir çocuk sevgiye aç büyüdüğünde, sevgi vermeyi ve almayı, yani alışverişi bir şekilde öğrenir, Fakat; kaybetme korkusu yüzünden hep tavizler veren kendisi olur.. Bunu kimseye anlatamayan, hep kendini yıpratan, kıran, döken, yüreğinde depremler, kıyametler yaşayan hep kendisi olur.. Karşısındaki insan onun yüreğindekileri göremediği için hep hor davranır sevgisine, zira bilir ki kaybetme korkusu yaşayan bir yürek, kimseyi kırmamak adına yüreğinin cenazesini çoktan gömmüştür.. Artık bu yürek sadece dışında bir kamuflaj sevgi pıtırcığı gibi dolaşmaya başlar. herkes yüreğini yorar, yoruldukça hep kendinde dinlenir durur.. Kapatır tüm dış etmenlere kendisini, yara bandı da kendisidir, doktoru da.. Bunu yaşayanlar, yaşamı okuyabilenler, empati yeteneğine sahip yürekler anlar ve anlatamaz kelimelere dökemez.. Siz siz olun, çocuğuna bu sevgi açlığını yaşatmayın, bu öyle bir travmadır ki hiç bir ilaç ve tedavi bu eksikliği gidermeye yetmez.. Hep bir kuşku, hep bir " ya sevilmezsem” duygusu ölene dek yakasına yapışır, gırtlağında bir kılçık gibi batar durur. Eskilerde ebeveylerin yaptığı bu travmayı, şimdilerde ise ekonomik krizler gibi sadece dünya için çalışmaya planlanmış boş beyinler yetiştirmeye çalışan, sevgiyi es geçen toplumlar, hatta yaşayan ölüler kaplamışken, böyle bir aileyle yetişen çocuklar da hayatın getirdiği dediklerimizden alır nasibini.. Oyun odaklı, kolay para kazanma ve harçama odaklı, hatta beleş dediklerinden.. yaşamanın doğru olduğuna inandırıldıklarından dır ki başka bir olguyla yetişmedikleri için, gerçeğin bu olduğuna inanıp, ne vicdan , ne ahlak , bu gibi değerlerden de uzak mı uzak sadece yaşamış olmak için yaşayıp giderler.. Kalıcı eserler bırakmadan, ot misali sadece doğaya bıraktıkları karbon izlerle , ikinci bir iz gelip o izi silene kadar hüküm süren bireyler olmaya mahkum , geçip giderler.. Yapmayın bunu çocuklara.. haydi biz yaşadık, yaşarken çok yaralar da aldık, hatta halen o yaraların izleri kapanmamışken , daha büyük yaralar açmayın.. Kanıyor yüreğim, tüm gördüklerim yüzünden de kendimi onarmaya çalıştığımda da gördüklerim yüzünden yine kendimi es geçip Ç/evrene üzülmekten, yıprandım, Yapmayın bunu hiç bir çocuk, hatta bir birey, böylesi bir travmayı kaldıramaz.. taşıdığını zanneder, hep bir soru işaretiyle yaşamaya devam eder, tıpkı güven yargısını kaybetmiş biri gibi.. İnsan da bir yere kadar tolore eder yaşananları.. Alıp yüreğinizi ve yaşananları masanın üzerine koyun, bir daha bir daha hatta bir kez daha biz ne yapıyoruz diye düşünün.. bir tane çocuğu maddeyle sevindirmek yerine, ona bir yudum sevgi verin artık.. Hediye verilen bir objenin sevgi olmadığını öğretin ona.. Fakat sizin yaptığınız, bir oyuncağın sevgi olduğunu öğretmek.. Başka hiç bir işe yaramayan boş işlerle uğraşan ve hatta kendinizi bile kandırdığınız bir dünyada yaşıyorsunuz.. Biraz empati, biraz içe dönüş, biraz farkı farkedin artık.. Bu yazdıklarım umarım birilerinin yüreğine dokunur.. biraz insanlığın gereğine dönelim.. Gelelim artık insanlığın sadedine..! DDD Derya Dender 8 Temmuz 2022… 10:57 |