ÖLÜRÜM KİM BİLİR
ÖLÜRÜM KİM BİLİR
Ben dün ölmüştüm dünden önceki gün de belki yarın da ölürüm kim bilir tam da siz güne uyanırken belki bir akşam vakti belki gece sevişirken ölürüm kim bilir kim bilir bir vakit maskelerle perdelenmiş yüzlerinizi de görürüm kiminiz arsız sırıtışlarla kiminiz pişkin kiminiz duyarsız kiminiz mutluluğu oynayan üç maymun çoğunuz yorgun kiminiz vazgeçmişcesine yılgın kim bilir ve ben bir çocuk iniltisinde ölürüm kim bilir ne yazık ki kimse duymuyor herkes kör herkes dilsiz siz de duydunuz mu çocuk çığlığını iyi ki uzun sürmedi belki de tecavüz ediyordu şerefsizin biri kim bilir tam da aklımdan geçirirken böylesi bir iğrençliği sen o siz onlar gülüyor insanlık ölüyordu biliyor musunuz bu yüzden işte ben ama ben ölüyordum tam da yalarken pirzola tutan parmaklarınızı peçetelerle silerken kıç gibi botokslu dudaklarınızı tatlıdan önce çaydan hemen sonra bir çocuğun düşünde ben ölüyordum siz duymadınız kar yağıyordu şebnemler titrerken gözbebeklerimde köprü altında yatan bir çocuğun donarak öldüğünü yazıyordu gazetelerin üçüncü sayfası siz göremediniz okumadan geçtiniz ama ben kirli ruhlarınızı okuyor satırlar dolusu ölüyordum siz evlerinizde atlet donla gezerken ben köprü altında yatan çocuklarla ölüyordum doğrusu ölmeyi de beceremedim ya ama ne zaman ki kuşluk vakti sela okundu "kimliği belirsiz köprü altında donarak ölen çocuğun cenaze namazı ikindi sonrası kimsesizler mezarına defnedilecek" diye işte o zaman siz dilsiz siz kör siz sağırdınız siz duymadınız ama ben gördüm duydum konuştum ve öldüm tam da sizin körlüğünüze ahrazlığınıza her gün bin defa ölüyorum çünkü onurlu ölüm güzeldir diyorum kim kilir! Efkan ÖTGÜN |
İçtendi, samimiydi, yürekteydi
Yazlık bu güzel ülkenin geldiği durum
Yaşarken ölenlerin ülkesi oldu
Yüreğinize selam olsun