YOLCULUK
Gök gürültüsü, kızıl kılıç
Öfkem sanki Kızıl Han’ın Öç tutkusu gözlerimden fışkırır Aşırıya kaçan arzular sapkın İlkel dürtülerin zararı, bu yüzden saldırgansın Suçlu ara kendinle savaşında Huzursuz kalp, etkisiyse endişeye kurban Gecenin dehlizinde yan tetikteyken kafa Bezdirirse zaman hızlıca bir şeyler sar Resimler, sesler her algında yüreği dağlar Ritimler düz çizgi, sadece karanlık var Uçurumdan atla veya bir mağaraya saklan Uykularından kaçarken kabuslara rastla Manzaramda silahlı kovalamaca Zihinde bir travma bırak Derin izler zihnimde ilzam çocukluktan Beyinde hasar, genzimden kustum bir hayat Geçmişi anımsa bir hipertimezi gibi Gezegenim bir bataklık sanki berzah alemi Ruhumda bir ton ağırlık, kehaneti önsezim Prekognisyon anı bir nevi histeri nöbeti Divinasyon sürecindeyim, algım yerle bir Ego veya kibir değil bende ki Bir psikotik sanrı, grandiyöz yetenek hezeyanı Her şeye hükmetme saplantısı Zihnim bu metropolün kalabalığında yapayalnız Bir çift kulaklıkla kopardım bağlantıyı |