“VATAN YAHUT ULUS DAĞI.”Şiirin hikayesini görmek için tıklayın İlk görev yeri, Sındırgı İlçesi Düvertepe Köyümüzün Nahiye Müdürlüğü olan, Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem Bey, Milli Mücadele yıllarında, dağınık halde bulunan efeleri toplayarak, "Akıncılar" adını verdiği bir direniş teşkilatı kurmuştur.
Akıncılar sırtlarını, bölgemizin en büyük dağı olan, Ulus Dağına yaslayarak, düşman işgal kuvvetlerine karşı, muhteşem başarılar kazanmışlardır. Bölgemizde,i ilk kurtuluş çırasının yandığı yerdir Ulus Dağı. Akıncıları yüreklendirmiş ve saklamıştır. Köylerimizin bir çoğu, Ulus Dağının eteklerine dizili vaziyettedir. Ben de bu yüzden, Ulus Dağını heybetli bir baba, etrafında ki köyleri ve bizleri de çocukları gibi görürüm. Şiirimde, bu hissettiklerimi kaleme dökmeye çalıştım. Saygılarımla....
“VATAN YAHUT ULUS DAĞI.”
Ey, ! başı boran, Ulus Dağı’m, Türk’ün gönlü gibi yücesin. Karaçamından, yanıktır tenin. Mavi ormanlar, cepkenin. Başında kartallar, Efeler gibi, döner durur. Simav Çayına vurur, Harmandalında dizin. Nice dağlar içinde, baş eğmeyen efesin. Derelerde çağlar, nara atan sesin. Çam kokar, Can verir, temiz nefesin. Başını saran bulutlar, ölümsüzlük kefenin. Damarımda kan gibi, akan pınarların. Sessizlikte konuşur, uğuldar çınarların. Gam kasavet yoktur, kurdunda, kuşunda. Türkü söyler kekliğin, Her günün batışında. Burcu kokar kekiğin, Vurgundur, tanyeline. Güle sitem vardır sade, Bülbülün ötüşünde. Sihirli ceylanlar koşar, Vadinde, yokuşunda. Hey gidi geçmiş zaman; Sana benzerdi, rahmetli babam, Ulu çınarlar gibi, dağ gibi, Yalçın kayalar gibi, bir adam. Sen de, adam gibi dağsın. Öksüz Türklüğüme yol açan, Gönlümde ki otağsın. Heybetli babam gibi, Şefkatli anam gibi, Atamsın Ulus Dağı. Eğilmeyen başınla, yamansın, Sırtımı yasladığım, babamsın Ulus Dağı. Yoluna baş koyduğum, davamsın, Kurtuluş ateşini yaktığım, çıramsın Ulus Dağı. Esarete baş eğmez, kahramansın. Sadece taş, toprak değil, Yiğitlerin sığındığı, vatansın Ulus Dağı. Tanrı Dağına selam çakar, zirvelerin. Köylerinde konuşulur, Öz Türkçe şivelerin. Orhun’a, Yenisey’e özenir, derelerin. Çağlayarak akarlar, özlemle gözyaşından. Kurdun, kuşun esrik gezer, O mis gibi kokundan. Deli rüzgarlar, eksik olmaz bağrından. Yarların, kayaların, sanki zümrüt taşından. Kızılçamın, çınarın, gerilmiş yay okundan. Gitmek ister hedefe, kurtularak yayından. Bu halinle, dünyanın en başından, Yaratılmış gibisin, Türk’ün öz soyundan. Rahmet yağar, karında, yağmurunda, Şehidimin kanı var, tuttuğum çamurunda, Ninemin gözyaşıyla, yoğrulan hamurunda. Ne canlar feda ettik, bayrak, namus uğrunda. Hatırlar mısın? ÇATAL YÜREKLİ ULUS DAĞI,! Hatırlarsın elbette,! Getirmezsin diline, Bilirim, kıymık batar gönlüne, Düşündükçe, esaretten yılları. Hani Türk’ün elleri bağlı, Ayakları prangalı. İşgale başkaldırıp, Sana sırtını yaslayan, yiğit akıncıları. Yunan çıkmıştı da, Güzel İzmir’e, Memleket uğruyordu, adım adım işgale, Haç gölgesi, ağır ağır düşüyorken, Hilale, Ağlıyorken, ezanlarda minare, Çırpınırken, öksüz Türk’üm, biçare, Kükreyerek, isyan ettin işgale, Küçük dağlar, titremişti sesinden, Al bayrağı kaldırarak, yerinden, Haykırmıştın milletime, derinden, “Beni seven, gelsin benim peşimden,!” “Bozkurt yurdu, teslim olmaz çakala,!” “Yaslan bana, ben buradayım Ulus’um,!” “Bırak çakal, eşinerek, ulusun,!” “Sen Türk’sün, tarihlerce ulusun,!” “Tarihlere damga vuran, Ulussun,!” “Gem vurulmaz, zapt edilmez, Bozkurtsun.!” “Altaylar’da, filizlenen sevdayla,!” “Varmadan, ölmek yok,!” “Dirilttiğim, Kızıl Elmaya…!” Umut oldu, Türklüğüme duruşun. Seninle yandı, kurtuluşun çırası, Sende çalındı, Cumhuriyet mayası. Şimdi, hürriyete, baş koymanın sırası. Akıncılar dar ettiler, Yunana Egeyi, Tarih yazar, bu şanlı müfrezeyi. Dilim yanar, Söz etmeden geçemem, Hürriyet için dağlara çekilen, Kaymakam Ethem ile, Gördesli Makbule’den. Bir cesur Kaymakam, Terk ederek makamı, Oldu Akıncı Kumandanı, Akıncılar, diz çöktürdü, Yunan ile “Gavurcu Müslümanı.” Ya Makbule Efe,! Asenaca, saldırırken düşmana, Kahramanca, vurularak alnından, Geçmiş idi, o körpecik canından. Ey,! Koca yürekli Ulus Dağı.! Ne yiğitler geldi, geçti bağrından, Usturumcalı Halil ile, Yiğit Parti Pehlivan, Vuruşurken, Yunan ile pek yaman, Sağanak kurşun altında, Gözlerini kırpmadan, Müjdeler verdiler, Ergenekon’dan. Vermedin düşmana, sakladın akıncıları. Ormanlar yorgan oldu, bulutlar yastıkları. Duymuş idim bir yerden; Bu dağlarda gezinirmiş, akıncının ruhları, Ulus Dağına çıkmış, görmüş idim onları, Geliyorlardı, zorlu bir baskından, Önde Ethem Kumandan. Hemen sağ yanında, Heybetiyle, Aslan Parti Pehlivan. Hepsi beyazlar içinde, Umutla bakıp, gözlerimin ta içine, Gelip, geçtiler yanımdan. Gözlerinde, zafer ışıltıları. Kan, ter olmuş, siyah, doru atları. Uçuyor gibiydiler, varmış gibi kanatları. Kıvılcımlar saçıyordu, atlarının nalları. Kan içinde kalmıştı, her bir yanları. Koşuyorlardı, Şimşek gibi zirveye, Zirveden bakıp geriye, Şahlanarak atları, Elleriyle, kaldırıp silahları, “VATAN SİZE EMANET” deyip, Aştılar öbür yüze. Selam olsun, Akıncı Müfrezeye, Emanet başım, gözüm üstüne, Allah şahit olsun, sözüme; Sarı Başbuğumun sözünü, Alıp kendi üstüme, Bir daha; Vatan düşerse dara, Kalsam da tek başıma, Teslim olmak yok, düşmana, Sarılacak silaha, Çıkılacak Ulus’a, Göğsüm sarıp bayrağa, Kan verecek, alına, Can serilip toprağa. Vatan, namus yoluna, Hürriyetin uğruna, Mesken edip dağları, Vatan için; Feda edip canları, Savaşmaya ant içtik, “BİZ, ULUS ÇOCUKLARI.” 15/09/2020 Muhittin KOÇ |
Güzeldi eserin
Nice güzel şiirlere yelken açman dileğiyle
Şiirle kal, sevgiyle kal ve de sağlıcakla ka