„Bir sabah uyanacaksın cessur tavşan.(*)
Sana karşı; Avcı, çoban, tilki, kurt ve çoban köpeği.
Her yanın olmuş tuzak, pusu, hile ve yalan,
çayır-çimdende yok ki,
yanmış Orman.“

„Bir sabah uyanacaksın umut kurdu;
Yeşil yaprak bulamıyacaksın,
ağaçlar ise kup-kuru,
kozanda boğulacak,
kelebek olamıyacaksın.“

„Bir sabah uyanacaksın güvercinim, atmacam,
karga, serçe ve kanaryam;
Havada duman
yanıyor orman!
Özgürce kanat açıp uçamıyacaksın,
barışa kurban.“

Bir sabah uyanacaksın geyik, karacam,
keçim, çekirgem, ince uzun bacak ceylan,
yok olmuş orman ağaç arası sıçrayacak,
kalmamış çalı-malı ardına saklanacak,
olacaksın kötürüm,
birdaha doğrulamıyacaksın gülüm;

„O sabah sen u-y-a-n-a-m-ı-y-a-c-a-k-s-ı-n;
Çünki her yer kap-karanlık,
direnmeye, düşünmeye imkan bulamıyacaksın,
kalmamışki zaman!
Kardeşçe yaşanacak ne Gün, ne yarın, nede an,
özgürce paylaşılacak ne güneş, ne hava, nede aydınlık
var artık.
Her taraf ölü!
Uy, uyu olmuşsun sürü,
aslanın şimdi başka ormanda gözü.“