An, denizin üzerinde siyah renkte Küme küme dizili, kuşlar huzursuz Dudakları morarmış bulanık dalgalar Üşümeye başladı kadının göğsünde
Yataduran mabet, fütursuzca saklanır Gençliğinde böğrü mızrakla delinmiş Bambaşka yönlere akan ağzı köpüklü atlar Çeyiz sandığı lekesini üzerine taşıyor
Keder yorgunu yolculuk hikâyeleri Geçit vermeyen sıradanlığa "dur" dedi, "dur" Yedi koldan su uyandı ten renginde O an, topraktan açık pencereye yansıyandı Lacivert gül dalı...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kısır Döngü şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kısır Döngü şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
An, denizin üzerinde siyah renkte Küme küme dizili, kuşlar huzursuz Dudakları morarmış bulanık dalgalar Üşümeye başladı kadının göğsünde
Yataduran mabet, fütursuzca saklanır Gençliğinde böğrü mızrakla delinmiş Bambaşka yönlere akan ağzı köpüklü atlar Çeyiz sandığı lekesini üzerine taşıyor
Keder yorgunu yolculuk hikâyeleri Geçit vermeyen sıradanlığa "dur" dedi, "dur" Yedi koldan su uyandı ten renginde O an, topraktan açık pencereye yansıyandı Lacivert gül dalı...
Dudakları morarmış bulanık dalgalar Üşümeye başladı kadının göğsünde
Bunu düşünüyorum. Şair hangi dipsiz kuyuya girip de böyle derin ve zengin anlatım yolunu seçer. Sen sus olric, der gibi şiir ve şair.
Uykusuzdostumun o muhteşem yorumunu ve sizin düşüncelerinizi okuyunca yok ya dedim, bu şiir bu kadar az şey anlatamaz... Daha çoğu olmalı. Daha çoğu...
Mesela bir kadın olmalı şiirin gizli öznesi. On parmağından on hüzün akmalı, yüreğine gözleri oturup yitenlerin ardından bakmalı.
Değerli şairim kaleminizden güzel bir eser düşmüş sayfanıza beğeniyle okudum yüreğine ve emeğine sağlık kalemin daim ilhamın bol olsun nicelerini sayfanızda görme dileğiyle selamlarımla kalın sağlıcakla
Derin, çok derin şiir bu... Çok uçlu, kim nereye çekerse, ne alırsa ona yorulacak dipsizlikte. İsteyen zorlu hayat yaşayan kadının hayatını, isteyen aşkı, isteyen dünya ve dinler tarihini bulur şiirde. Bakmak ile görmek arasındaki farkı zorlayan şiir yani...
Ben ne mi gördüm. Bölüm bölüm irdelemek lazım diyorum. Şöyle ki:
@@@
Ümitsiz ülkeler Putları başının üzerinde taşır
Evet, dünya adaletsizlikler membaı ve gelişmeye n, gelişmesi istenmeyen ümitsiz ülkeler biraz da cehaletin etkisiyle putlaşan olgular yüzünden bu haldedirler...
Ve o putlar yıkılmadan ümidin yolu açılmayacak ülkelerdir onlar...
@@@
An, denizin üzerinde siyah renkte Küme küme dizili, kuşlar huzursuz Dudakları morarmış bulanık dalgalar Üşümeye başladı kadının göğsünde
Ne yazık ki hayat herkese aynı imkanı sunmuyor. Ve boğucu derinliği ve adaletsizliği var hayatın. İşte tam bu noktada zorluyor hayat ve ölümü göze alma pahasına hamleler yapmak zorunda kalıyor insan... Tıpkı sudan ucuz hayatların daha iyi hayat uğruna kadın çocuk demeden açık denizlerde telef olması gibi... Ve bu nokta ve sebep sonuç bağlanmında şairin ilk sözünün gerçekliği tescil edilmiş oluyor...
@@@
Yataduran mabet, fütursuzca saklanır Gençliğinde böğrü mızrakla delinmiş Bambaşka yönlere akan ağzı köpüklü atlar Çeyiz sandığı lekesini üzerine taşıyor
Burası dönüm noktası bence şiirin. Çünkü insanlık tarihinin kutsallık adına kana bulanmış sayfalarını aralamaktadır şair bu bölümde... Neden orada, o savaş meydanında olduğunu bilmeyen, korkudan panik halde ağzı köpüklü atlar ve o atların üstünde elindeki mızrakla cennette yer kapma derdine düşmüş kullar getirdi bize bu günleri, onların başka mabetlerden akan kanda boğulduğu an'da değişti dünyanın gidişatı... Ki o savaşlarda yitenleri bekleyen sevdalılar ümitlerini doldurup naftalin boca ederek üstüne pencere önünde bekleyenlerdir aynı zamanda....
@@@
Keder yorgunu yolculuk hikâyeleri Geçit vermeyen sıradanlığa "dur" dedi, "dur" Yedi koldan su uyandı ten renginde O an, topraktan açık pencereye yansıyandı Lacivert gül dalı...
Burası da şairin hayali olsa gerek. Çünkü hala devam ediyor üstteki bölümlerde sitem edilen kader... Ve şair hala bekliyordur belki de ümitle putların yıkacak ve dur diyecek masal kahramanını...
...
Dedim ya az önce çok derin şiir ve zor çıktım dipten yuzeye. Çıkarken de avucumda insanlık adına mücevher dolu hazine çıkarttım yüzeye. Ümitten pırlanta kaplı...
Adınız "uykusuzadam" değil "uzunyazanbilgiliadam" olmalıydı…
Ablam yorumunuzu okuduğunda "mavi renk uykusuzadama yakışır, benden al ona ver"
Kızılderili katliamını konuşmadıkları gibi yakın tarihte vahşet bölgesine çevrilen Ruanda katliamı, Afrikanın bütün ülkelerinde yapılan katliamlar, Japonja Katliamı, Aborjinler Katliamı, Vıetnam katliamı, Cezayir Katliamı olmak üzere yakın tarihlerde yaşanmış Kıbrıs Türkleri katliamı, Güney Azaerbaycan’da Cilovluk katliamı, Avrupanın ortasında yaşanan Müslüman Boşnak katliamı, Filistin genelindeki katliamlar, Asya’da Uygur Katliamı, Myanmar, Dağlık Karadağ, Hoacali katliamları konuşmuyoruz. Son çeyrek dönemde başta Uygur-Kaşkar katliamları, Irak olmak üzere son beş yılda Suriye katliamlarını da konuşmuyorlar, konuşmuyoruz.
Varsa yoksa ulus olanın farkındalığını hissettikleri Türkiye’ye karşı Ermeni katliamı baskısı, Almanya’ya "kızım sana diyorum gelinim sen işit" Yahudi misin, hangi ülkede yaşarsa yaşasınlar diğer insanların üstünden baskı yapılarak “onlar zulme uğradılar, bizler nazik ve kibar davranmak zorundayız” demeyi öğrettiler.,
Günümüze geldiğimde ise Rusya-Ukrayna savaşı mı desem, yoooo adını koyamıyorum şu anki çatışmanın nereye gideceği meçhul olan durumu seyrediyorum.
Avrupa’nın- Amerika’nın dönüp tavırlarına bakıyorum Ukrayna’nın kadınlarına, çocuklarına tamamen kapılarına açtıkları gibi zengin olanları da kıyı şehirlerde yatlarına varıncaya kadar “bizim ırkımıza yakın, dinimiz, kültürümüz aynı” diye ağırlıyorlar…
Oranın kadınları akça pakça da diğer kadınlar, Irak’ta, Suriye’de tecavüze uğrayan kadınlar insan değil miydi, çocuklar, çocuk değil miydi? Aşağıladığımız insanlara ulus olmanın nasıl bir duygu olduğu öğretildi mi? Hangi kadın bu durumu kendisine yakıştırabilir? Hangi kadının yarasına dokunuldu, başı okşandı babası belli olmayan çocukları doğurduklarında…
Göçebe olmak, yersiz yurtsuz olarak sürekli aşağılanmak kimin hoşuna gidebilir….
Gazete, dergi, kitap, okul okuyamayan bir halkla, okuyan halk birbirine benzer mi hiç, benzemez…
Afrika’nın, Avusturalya’nın, Hindistan’ın, Asya’nın altınlarını çıkarıp ülkelerine götürenler zengin oldu, ev sahibi fakir….
Biz de ulus olmasak o insanlardan hiçbir farkımız olmayacak.
Ve şu anda ülkemizde oynanan oyunlar tıpkı Ruanda da yaşanan Hutu ve Tutsi halkı arasında geçen katliamlar gibi ülkemizde bir takım entrikalar üzerinden ötekileştirmeye kadar götürüp, halki ikiye bölüp birbirine düşman hale, karşı karşıya getirmeye zemin hazırlanıyorlar. Dış kaynaklı, iç destekli hareketler, ayrımcılık üzerinden ideoloji destekli kolay parçalanmaya kadar işi götürülmekte, tehlikeli oyunlar oynanmaktadır. Zaman dikkatli olma, her şeye inanmama, sorgulama vaktidi. Kötü diye baktığımız iyi, iyi diye baktığımız kötü kokular yayabilir. Dikkat edilirse insanlık tarihi hep kötü kayda geçmiştir. Uyumamalıyız, aklı kapalı gezmemeliyiz, körü körüne inanmamalıyız....
Öncelikle bu şiirin güzel bir çalışma olduğunu belirtmek isterim.
Bu şiir hakkında yazılmış diğer tüm yorumlara da baktım açıkçası aklım karıştı, Bilmiyorum ben mi bu şiiri farklı anladım.
Bana göre bu çalışmada deniz yolu ile ülkelerini terk etmek zorunda kalan mültecilerin yolculuğu ;Yolculuk esnasında çektikleri sıkıntılar,umutları ,geride bıraktıkları ülkelerindeki acı hayatları diktatörlükleri anlatan bir çalışma olarak değerlendirdim.
Ne de olsa kışın sonu bahardır, şarkısının melodisi çınladı sanki kulaklarımda. Karanlığı yırtan aydınlığın ayak izleri vardı bu muhteşem şiirinizde. Kelimelerin büyüyerek bir çağlayana döndüğü tertemiz duygularla kaleme alınmış eserinizi tebrik ediyorum sayın şair. Takdir ve saygılarımla. Sağlıcakla kalınız, vesselam...
Fütursuzca seneler , kimisini kör etti Mevsimler liman gibi , gemiler geldi gitti Yatağı kuru çaydan , kervan geçti yol bitti Üç koldan su uyandı , ten renginde nerdesin -----İbrahim Kurt---- Şiir insan duygu ve düşüncesini okşuyor ise ilham veriyor demektir bir dörtlük döküldü dilimden kabul buyurun sizi ve şiirinizi kutluyorum
Merhaba değerli KALEM Şiir her zaman ki tat ve deminde vede güzelliğinde Bizde okuduk, kutladık ve alkışladık yürekten Gönlün abat olsun, huzurla dolsun, tüm şiirlerin benzersiz olsun Sonsuzluğun sahibine emanet olasın, sağlıcakla kalasın
Güzel yürekli dost değerli şairem, Yüreğinize emeğinize ellerinize sağlık, Sözlerinizi beğeni ile okudum, Kaleminiz kavi ilhamınız daim olsun esenlikler dilerim.
Ülkeler insanlara benzer, demek ki insan kendi mabedini yürekte değil de başında taşıyorsa durum vahim demektir. Allah muhafaza....
Her şey aslını yansıtır aynasına, su ahengini, gül de rengini.
İçsel iz sürüm, derin düşünüş ve içli serzenişti.
Şiirden gönüle düşenler ile desem ki, iyi ki yazıyorsun, güzel yazıyorsun. Hepsinden önemlisi iyi bacımsın, şükrüm ve sevgimle yan yana can canasın....
Her gelen başarı bir başkaldırı bir haykırışla başlar. Kırk kişilik Çerileri ile milyonluk Çin'e isyan gibi, tabi bu bazen özgürlük, bazen huzur, bazen ruhaniyet bazende vefasız sevgiliye afra tafra olur. Her ne olursa olsun sonunda bir başarı hikayesi bir umut olur. Kalemine emeğine sağlık değerli Şaire kıymetli dost saygılarımla selamlıyorum.
su uyandı ise düşman alt edildi demektir;)) Değerli şair Ümit aslanın midesinde şimdi tam zamanı kısır döngüleri kıralım der şairimiz tebrik ederim nice saygılar sunuyorum
Muhteşem!..Bir döngü var düşününce olmayacaktır kısır.Baş dik. alınlar açık, düşünceler muasır.Türkler egemen oldu bu dünyaya kaç asır..Ne zaman hainlerle haşır ve neşir olduk..Diyemem haşa asla işte belayı bulduk..Her inişin çıkışı, her yokuşun düzü var..Atatürk gençliğinin medeniyet sözü var..Kaleminiz daim olsun..Hep yazın..Ümitsizlik yazmaz kitabımızda..Sağlıcakla..Saygıyla..
An, denizin üzerinde siyah renkte
Küme küme dizili, kuşlar huzursuz
Dudakları morarmış bulanık dalgalar
Üşümeye başladı kadının göğsünde
Yataduran mabet, fütursuzca saklanır
Gençliğinde böğrü mızrakla delinmiş
Bambaşka yönlere akan ağzı köpüklü atlar
Çeyiz sandığı lekesini üzerine taşıyor
Keder yorgunu yolculuk hikâyeleri
Geçit vermeyen sıradanlığa "dur" dedi, "dur"
Yedi koldan su uyandı ten renginde
O an, topraktan açık pencereye yansıyandı
Lacivert gül dalı...
Ümmühan YILDIZ