Filistin
İkibindokuz’un ocak ayı
Ocak ayının onaltı’sı Fosforlu bombalarla aydınlanan Bir gecede doğmuşum ben Kalleşliklerle yaralanan bir ülkede Kurşunların pes ettiği Barışın fesh edildiği bir yerde doğmuşum Yani o gün başlamış benim savaşım Bir ninni bile duymamışım Bombalar patladıkça uyuyamamışım Süt kokusunu bilmez mi insan Çiçek nasıl kokar Nasıl kokar bizim buralarda hiç açmayan gül Barış nasıl kokar Ben yanık barut kokusundan başka Bir şey koklayamamışım Babam beşik alamamış bana Ama hiç ağlamamışım Ben şehrimize atılan bombalarla sallanmışım Beşik gibi Tank sesleriyle uykuya dalamamışım Kurşunlar rüyalarımı yaralamış Bahtımı zebaniler tutuklamış Kurtaramamışım Bir köpeğim varmış Bir tek onunla oynarmışım Mayın tarlalarında Şarapneller yağarmış üstümüze Ben yıldız sanıp tutarmışım Ellerim kanarmış Sarılıp köpeğime ağlarmışım Akşamları bombalar yağarmış evimize Her taraf aydınlanırmış Bizim gözlerimiz kapanırmış korkudan Aman Allah’ım köpeğime ne olmuş O da mı yıldız tuttu yoksa Onunda mı elleri kanadı Ben yoktum yanında Peki o kime sarıldı Onun ellerinde yıldız yaraları yoktu Söyle baba söyle Köpeğimi köpekler mi vurdu Boş kovanları toplarmışım Sapanım varmış Eli silahlı oyuncaklara kurşun sıkarmışım Tanklara tırmanırmışım Bir patlama olsa ninni sanırmışım Soğuk sızarmış duvarlardan Ben çamur sıvarmışım Kurşun yuvalarına Oynamaya çıkarmışım işgal edilmiş sokağımıza Güneş doğmuyor burada Ölümün üşüttüğü bedenler İmanla ısınıyor Ve gökyüzü savaşın ucube yüzü kadar karanlık Düşen bombaların peşi sıra geliyor aydınlık Ağır makinelilerden yıldız yağdırıyorlar bize Tutmaya çalışıyorum ellerim kanıyor Öpmeye çalışıyorum yıldız tutanları Dudaklarım yanıyor Kavuruyor içimi susuzluk Su içemiyorum musluklar kanıyor Elimi attığım her yerden yalnızlık akıyor Gözbebeklerimde bir intikam çiçeği açıyor Bu şehir neden hep yanıyor Babam neden ağlıyor anne Sen neden hep ağlıyorsun Ağlamak sana yakışmıyor anne Burada çocukların elleri neden kanıyor Onlar da benim gibi yıldız mı tutuyor anne Bu şehirde yıldızlar neden elleri kanatıyor Ben fosforlu bombaların aydınlattığı Yıldızların elleri kanattığı o şehrin çocuğu Hiç hastanemiz olmayacakmış Kanattığında yıldızlar ellerimi Tütün basacakmış babam Hiç okulum olmayacakmış Kitabım, defterim Öğretmenim olmayacakmış Tebeşir tozu yutmadan Adımı bile yazamadan Savaşı tırnaklarımla yırtmadan büyüyecekmişim Ah keşke kalemim silgim olsa Tankları silsem mahalledeki Topraktaki kanları silsem Çiçek çizsem her yere, kuş çizsem Füzelerle yarışsalar Tüylerini atsalar bize, tutsam, ellerim kanar mı? Bir erik ağacı çizsem kapımıza Annem bana kızar mı? Penceremize kuşlar konar mı? Kurşun yuvalarını silsem duvardan Köpeğimi çizsem yine, benimle oynar mı? Tutsam yıldızları ellerim kanardı Gündüzleri korkmazdım Akşam olunca bu şehir yanardı Uyuyamazdım |