Çanakkale
Yürüdük Gelibolu’ya, dilimiz de o nida Allahu ekber!
Yürüdükçe büyüdük, biz büyüdükçe küçüldü ezildi devler. Dikildik karşısına, sıra dağlar gibi itikatsız ordunun Alemler görsünler ki, bu yeniden şahlanışıdır bir ulusun. Göğsümüzde hoşladık, demirden gülleri, her biri kan kırmızı Kor ateşlerde yansak, erisek, değil yurtsuzluktan daha acı. Kana doymuş toprak, şahit olsun adanmışlığına bu milletin Söküp attık o gün topraktan köklerini, uyuşmuş iblislerin. Bizdik Çanakkale’yi, köşe bucak saran o ebabil ordusu Nice ebreheler devrildi o gün, nicesinin kaçtı uykusu. Ne toprak korkuttu gözümüzü, ne kan, şahadete susamıştık Ayak yalın, bağır açık, ruhumuza perçinliydi inanmışlık. Bu ne yaman cenkti, ana evlattan geçti, sanki koptu kıyamet Baş düşsün, kol düşsün de düşmesin bayrak, dalgalansın ilelebet. Açılsın semalar sığmaz o mübarek bedenler, ruy i zemine Hayâ eder çekilir sular, dokunmazlar o pir ü pak tenlere. Çekildi birbiri ardına tetikler, kurşunlar deldi sineyi Bir feryat ki yarabbi! Bir uçtan bir uca, sardı Çanakkale’yi. Düştü toprağın bağrına, nice kınalı kuzuların başları Her biri bin orduya denk gelir, daha on üç, on beş ti yaşları. Toplandık dört bir yandan, dayandık sırt sırta her birimiz Mehmet’tik Göklerden de kızıldı toprak, bir gaza ki alemlere ibretlik. Göğe dönmüş eller, zafer nidalarıyla çalkalanır semalar Siperler bir nefes aralığı, mermiler birbirini selamlar. Bırak dursun el sürdürme, vücudundan akan o mübarek kana O mübarek kan ki, renk olup şan katacak türkün al bayrağına. Kararsın gökyüzü, sana ölü diyenler nasip almasın günden Sen ey şehit asker! şahadet sancağını, sırtlayansın en önden. |