zafer anıtı
gülün adındaydı fotoğrafımız
kuşların geçtiği mevsimleri kuşandı belalı yeminler berbat edilmiş yazıtların soluğuyla büyüyen adanmışlık dendi ölümle yetinmeyen özlemleri bulurken vecd özlemleri yitik bir sabır gibidir zamanı körleştiren gecenin gözleri safran kusar yarınsızlığa tembihlenmiş vaatler bulunmuşsa en nadir hali yaşamın insanı alkışlamak lüxü kıyılarda işte azgınlık gibi yaklaşır yoksulluğa çöken matemleri unutturan kıtalar ben uykusunu göçebe bir dirençle geçiren şehrin uğultusuna borçlu uğultu yakınımda bir küfür kadar kolay dalgınlığın izini süren köpekler tanrının sırlarını ifşa eden çocukların saçlarını taramış rüzgar belki bir hüzün kasabası gibi unutulmak istiyor ağaçlar belki bekçilerin türküsü gibi karışır karanlığa şatafat ezilen ekmeğin buhurunda aydınlanır sabah bulmuşsan kaderin hükmüdür seni sıfatlarından soyan bir ikilem bir affolunma gibi gözlerindeki umut çağlara bir günbatımının berraklığıyla bakmak ben bu yorgunluğu anlamak gibi unutulsam cehennemde kabullenir mercanlar yalnızken sayıkladığı bir yalvacın kusurlarını |