Okuduğum ilk iki sayfa sabah saatleri

Elizabeth uzun bir yola doğru bakıyor
Bir eli sağında bir eli solunda
Ilık ılık rüzgar esip saçlarını havalandırıyor
Enrico mızrapla lavta çalıyor

Kelebek boyda kuşlar ordan oraya
yaşam savaşında karıncalar şurdan şuraya koştururken ilk bölümde

El ele göz göze
Sen beni sev ben seni mübadele ekonomisi misali

Bende aldım elime sazı
Yazayım bakalım kurgulu şiirimsi yazı
..
Sayfanın penceresinden bakınca böğürtlen asması
Popüler amerikan hurması
Ve saire çiçek böcek

Vakit geçer mi



Solla gidelim diyor içimdeki bir ses


..

Gün bitmez derken
Sayfada gün bitiyor gece oluyor
Kuşlar yorgun karıncalar bitap düşmüş
Elizabeth mum saatine göre rem saatinde

Bir garabetten tam korkacakken
Yirmidört saat nöbette olan düş kapanı
Horus’un gözü ra misali harekete geçip
otuz iki dişiyle drakulalari kovalıyor

Yerinde yeller esiyor dumansız ayrıntısız
sığ oluveriyor rüya kendi aleminde
..
Tabulara gebe dar çerçevede
Kapan hüzünleri kapıp solluyor
sığ çocuk havuzunda yüzdürüyor onu
Elizabeth toz pembe soluyor..

Cüce bir hissiyat içerisinde
Mutluluğu zil çalıyor cici eteğinde

Gece olumsuz olan ne varsa düş kapan emrine amade

Gündüz kapı ağzında bekliyor şehzade
Yok o kadarda değil
Aldım başımı gidiyorum görevlere

Görünüşe göre yanlış koridordasın bebeğim
..


Nasıl da yazarmış sayın yazar
adeta içine alıyor azar azar

Bu yol işleri astım köşesi

Şurası
Yan geldim uyudum köşesi



Tam karşı yol çamaşır astım köşesi
Geri dön

Ah
Annem olsa
Rap tiye rap rap
Sorumluluğun başına ranüş derdi
Bitirme likörleri
Bir şiir sadece ama bir şiir yanında derdim


Sonra bir elim yağda
Bir elim bal’doda pilav yapacağım domatesli

Tecahül i arif bir cümle olan
Ah bu yazar miydi bu kitabı yazan
Diyorum
İmtina etmiyorum da değil..