Boynuzlu Kralın Tanrısı
Rabbin kucağında esirgenmiş bir kediydi ömrüm
Sivri saçlarım okşardı geceyi, tenimde mayışmış yıldız tozları... Neredesiniz şimdi, Ey rehberin ışığından dökülen tohumlar. Arıyoruz. Üşüyoruz burada. Yalnız kaldık... Kral kükredi kızgınlıkla Dağ başı saraylar kurun çocuklara! Katletmeyin, kirletmeyin! Terk edin ruhlarını ağaçlara. Dağlar üfledi ruhumu oradan geceye Dağlar, haki bir kuzunun tırnaklarında Kirlenmiş ufuklar ardında Ne olur kırmayın kemiklerini habersiz bebeklerin Ey ardından çağıran! Sen misin beni anlayan? Biliyorum diyor cahilin camı. Her şeyi görüyorum! Rabine dönmüyor ışıklar orada Rabbinden kaçan aynalardan. Kimsesiz kaldık bütün kürüz bahçelerde Siz kimsiniz artık bilemiyorum. Hangi evrenin modeli bu karalanan, Hangisinin çöplüğünde kirleniyoruz? Geceyi boyayan son melek de öldü! Terk edin artık bizi gerçek karanlığa. Terk edin de görelim onu, Uyanalım artık bu derin uykudan. Kimsesiz kaldık ey kral, sallamayı bırak artık boynuzlarını Titremekten helak oldu bulutlar! Kral, biliyor oysa Tanrısını Duyuyor. Kimliksizliğimize hükmederken tahtında... Son soytarı da öldü. Kapansın tüm kitaplar! İlk kelime söylenmeden, tek kelime söylenmesin artık. Bırakın dirilelim. Kurtulalım. Bu kanlı pesüslerin zindanından. |