NASREDDİN HOCA BİRGÜN...
Hoca bir gün sıcaktan ölesiye bunalmış
Teninden oluk oluk bir kazan ter boşalmış. Tam da yazın ortası, kavruluyor ortalık Bu kavuran sıcağa kâr etmiyor hocalık. Sonra düşünmüş, demiş ‘bahçeye gitmeliyim’ ’Cevizin gölgesine uzanıp yatmalıyım’. Bilen bilir, cevizin gölgesi koyu olur O gölgede uzanmak nasıl da iyi olur. Hiç vakit kaybetmeden hemen bahçeye girmiş Sağa sola bakmadan cevizden yana varmış. Gölgeye kavuşunca atmış kendini yere Sere serpe uzanmış yemyeşil çimenlere Kavuğu da çıkarıp bırakmış bir kenara İstemiş ki başı da biraz değsin rüzgâra. ‘Oh be’ demiş ‘dünya var, sanki cennete geldim’ ‘Az kalsın gidiyordum, yeniden hayat buldum.’ Hatırlayıp halini Yaradanı zikretmiş Ne kadar dua varsa okuyarak şükretmiş. Orada o vaziyet bir hayli zaman kalmış O serin gölgelikte epey kendine gelmiş. Çimenlerin üstüne postu iyice yaymış Vakit geçirmek için epeyce ceviz saymış. Etrafına bakınca ilerde bir şey görmüş Az ötede yetişkin koca bir kabak varmış. Bakakalmış kabağa garip, şaşkın gözlerle Aklınca kıyaslamış daldaki cevizlerle. Bu işte bir terslik var demiş kendi kendine Doğrusu olmalıydı her şey dengi dengine. Ellerini açarak seslenmiş, ‘ey Allahım! Şimdi bu adalet mi, almıyor benim aklım’. ‘Şu koskoca ağaca verdiğin meyveye bak Bir ota bağlamışsın kafamdan büyük kabak’. Tam o anda başına daldan bir ceviz düşmüş Cevizin çarptığı yer yumurta gibi şişmiş. Canı öyle yanmış ki çok sızlamış tepesi Ömür boyu unutmaz ‘dank’ diye çıkan sesi. Birden kendine gelmiş, açmış iki elini Yakarmış ‘Rabbim affet bu günahkar kulunu.’ ‘Tövbe olsun Allahım eşeklik bu bendeki’ ‘Ya kabak olsa idi ağacın üstündeki’… ‘Hiç kabak yakışır mı ağaçların başına Yemin olsun karışmam artık senin işine’… Cemal Varol 21.08.2008. İstanbul |