O KADİM SEVDALARAyalnızlığı alıp yanıma uykuları adımlardım geceleri bilirdim ve avuturdum kendimi yalnızlığı alıp yanıma adımlardım uykuların unutulmuş şehirlerini kimsesizlik tenha bir soluk gözlerinse gökyüzü... yıldızlar kayardı karasında tütün ve kitap kokardı ellerim umutsuz yazgılara hançer çeken yaşlı bir sahaftan ödünç alınmış gençliğim gençliğim... biraz kül tadı, harlanmış sabah ayazı biraz ne kadar yaşasam o kadar ertelenmiş hiçliğim işte bu yüzden tükenmeyen yollaradır hasretim yeter mi ömrüm yazmaya bu şiiri anlatsaydım sussaydın durgun sular gibi dinleseydin ürkek telaşlı sonra yorgun kuşlar uçsaydı gurbetimize ilk çiğnediğim lokma, gürbüz yazların ilk sıcaklığıydın o yoksul sokaklara anlatırdım seni anlatırdım yıkılmış evlerin sessizliğine saçlarına sığınmış ıhlamur serinliğine o kadim sevdaların hasret izlerine saksıda çiçek, ateşte köz...isyanda küfür... sırılsıklam yaşam olurdun çaresizliğime kaybettiğim neydi benim sarhoş gölgemden başka yorgun yokuslarin suskun geceleriyle söylesirdim düşlere dokunurdum mahcup... zamanın bitimsiz söylencelerinde bir başıma bir başıma akbeyaz kefenlere haraç verirdim hüznümü hüznümüz... acılardan damıttığımız öfkeli iksir ol devranın yüreğindeki suskun kiyamet kaç kere yandık senin poyraz fırtınası cehenneminde ne zaman dokunsa nisan gölgesi çiçeklerin kokusuna ne zaman bir çığlık kanatsa sessizliğimi yasak bir ülkede mahpus kalırdı yüreğim şimdi kal gitme dediğim kaç yaşam savruldu yokluğa yaşamak şimdi netameli, sorguda ilk vurulası yaşamak şimdi meçhul vurgunların ilk faili ah yaşamak! benim neşter kesiği dilimin paslı zinciri çığ düşmüş umutların güz nefesi kaç yüreğin yarasına pusu kurdun hangi darağacının son sözleri tanımlar şimdi seni Latif Köybaş |
İçtenlikle söylüyorum ki; bu platform için büyük kazanç ve yüz akısınız.
Çokça tebrik ve saygıyla...