Kerpeten şehir
Zengini göverten
Fakiri perişan eden Garibanı yok eden İnim inim inleten şehir... Akılları baştan alan Hayalleri suda boğan Umutları savuran Takati tüketen şehir... İş dünyasının merkezi Hayran eden herkesi İnsan seli pazartesi At gibi koşturan şehir... Dışı seni içi beni yakan Her taraf gökdelen talan Daraltan gönülleri sıkan Kalabalıktan bıktıran şehir... Orman ortasında villası Müteahhitler şehir ağası Olmuşlar para babası Yoksulu ezen şehir... Gecekondular aflı tapusuz Apartmanların çoğu iskansız Ev sahipleri olmuş vicdansız Kirada süründüren şehir... Tane ile elma alınır oldu pazarda Emekli ev sahibi olur mezarda Bu gidişle bazıları azar da Başa taş yağdıran şehir... Selamı bile pahalı Birbirinden bihaber ahali Ne olacak vatandaşın hali Ekmeğe kuyruk takan şehir... Davul bile çalar dengi dengine Ceket iliklenir el pençe zengine Yoksula hak yama üstüne yama Sıkar ha sıkar boğazını mengene... Herkeste gerilim evlerde kavga Sürücüler sıkıştırır birbirini yolda Bülbül güle küsmüş gül ahu zarda Balık istifi metrobüste vapurda... Küçük dev olmuş yaşlı bir nokta Gençler oturmuş ihtiyarlar ayakta Ağla çağın haline esefle bak da Saygıyı sevgiyi yitiren şehir... Herkes ben der yontar kendine Uyanlar çoktur etrafta dinine Şekilden ibaret asılları bana ne Hakiki dindar saklı, ayan görene... Yardımseverlik çoktan unutulmuş Bazısı dünyalığı alıp sırtına vurmuş Paylaşmak dersen çoktan unutulmuş Bireyi yalnızlaştıran şehir... Aşure ayında hatırlanır komşular Bayramdan bayrama hal hatırlar Sudan sebep uçuşur kama satırlar Akın akın ziyaret edilir türbe yatırlar... Uzun etme Gülhan yolun kısaldı Neye çare buldun ki ömrün azaldı Ah bu şehir dertliyi söyleten şehir ! Neşeyi sevinci söken kerpeten şehir... Gülhan Çeliktaş |
Emeğine yüreğine sağlık
____________________________________Selamlar