SürgünŞiirin hikayesini görmek için tıklayın İnsan hayatı boyunca sürgündür aslında. Kimi hasrete kimi ise vuslata. Kimi mutluluğa kimi ise derde, kedere. Üstat Aşık Veysel’in dediği gibi; "İki kapılı bir handa gidiyorum gündüz gece..." Velhasıl sürgün bitmez ve herkes için her şey mutlaka yarım kalır, tamamlanamaz hiçbir şey. Ondört uyaklı olarak yazdığım bu şiirimde elimden geldiğince insanın kendi içindeki sürgününü anlatmaya çalıştım. Beğenilerinize sunar, okuyan herkesi saygı ve muhabbetle selamlarım. EyvAllah...
Darmadağınım gülüm paramparçayım yine
Kurulurken tuzaklar yürüyorum meçhule Aydınlanır her yanım gülüversen uzaktan Asırlardan öteye sürülmüş ruhum bile Şimdi dört bir yanımı hayalinle avuttum Hırçın çocuk içimde ninnilerle uyuttum Yokluğun yenilmez bir zehir gibiydi bana Ben o zehri yine de bal eyleyip de yuttum Bu kaçıncı vuruluş dönüp dönüp sırtımdan Kovulmuş yerli gibi yüzyıllardır yurdundan Sükut altın diyorlar konuşmaksa faydasız Ne sen beni anlarsın ne giderim yurdumdan Zaman ayrılıklara en ağır bir darbedir Geçtikçe yaralarım daha da derinleşir Kim derdi ki bir gün ben öleceğim kahrımdan Kalbim bir mezar gibi ebed sürgün yeridir |
Emeğine yüreğine sağlık
___________________________________Selamlar