Yokluğunun Kara Sevdası
Yerle bir oldu yerim yurdum…
Ne olduğunu anlamadan Aşk vurdu tüm sensiz duyguları… Savurdu acımasızca hayatın boşluklarında... Amânsız, apansız, Çalmadan kapıyı giriverdi İçeri öylece, bir hışımla… Ne ben bıraktı ne sen, yok etti her şeyi… Yüreğine sığınmak istedim Son çare… Diyemedim bir türlü Aç kapıyı ben geldim sana diye… Yüreğine bir güvercin misali süzülemedim pencerenden… Yine kaldım bu tufanda dışarıda… Bir sensizlik, çaresizlik sardı Her zerremi, gözlerinde Görmekti tek umudum bendekini… Sûkutta saklı aşkımı bulup Gün ışığına çıkartmandı hapsolduğu O zift kaplı hücrelerden… Suskun sevdamın yakarışlarını duymandı… Duyarsan belki beni, Hazan bahara bırakırdı yerini… Sevgi ektiğim o çorak topraklar Aşkın zulmüne uğramazdı bir daha… Aşkla büyürdü beyaz güllerimiz… Hiç yara almadan, kan dökmeden yüreğe… Yaz ortasında yağan karlar zamansızca gönlüme, Dönerdi belki kendi yurduna… Yüreğim, çaresiz bir umutla kanat çırparken karşında… Gözlerim gözlerine değdiğinde, Sevincinden eli ayağı dolaşırken birbirine… Sesin yankılanırken her an yüreğimde, Ses sanki ben seni duyayım diye yaratılmışken… Bakmak ben gözlerini göreyim diye varken… Ne duyar sağır yüreğin yüreğimi, Ne görür âmâ gönlün gözlerimi, Ne de bilirsin benden olan, Bu kimsesiz, yurtsuz, sensiz, Aşk vurgunu biçareyi… Olsun, Olsun be sevgili… Sen bilmesen de, ayazda bıraksan da beni, Savursan da senden yoksun diyarlara Vazgeçmem, o gözlerini Bir kerecik olsun gördüm ya… Vazgeçmem bu tufandan, yangından... Aşktan, aşkından, senden… Ben seni, hayaline bürünen düşlerimde sevmişim… Kül etsen de, düşlerinle öldürsen de kibritçi kız misali… Vazgeçmem yine de bu saklı, sana sürgün sevdadan… Bende: Bağlanmış olan, köle, esir, hizmetçi… |
Kaleminize sağlık.
Esen kalın.