İŞ BEKLEMEZ KÖYDEgün ışığıyla işe koyulurdu dedem ,nenem çıkmamış olsa da dünün yorgunluğu bulacaklarını sandıkları defineyi arıyor gibiler dalgın saatlerin bu sabahında tozlanmış evlerinde sessizce hazırlanıyorlar dağ gibi iş bekler köyde bağlar bahçeler tarlalar ilgi ister belli ki sıraya koymuşlar bahçeye nenem gidecek bağa dedem ya ben nereye ? dedem : gel sen benimle vurdu semeri eşeğe heybeyi semerin üzerine üzerine de oturttu beni haydi çoo ! , dedem omuzunda bir bel yaya on , on beş dakika oldu geldik bağa heybeyi gölgeliğe bıraktık beni de gözcü başına maşaallah dedem toprağı belliyor ya su içiyordu verdiği molalarda ya da tütün diziyor sigara kağıdına çaktığı gibi çakmağı sigaranın dumanıydı yorgunluk izmariti bile kalmazdı içerdi hepsini gençlik aşısı olmuş gibi aksatmazdı işi öğle ezanlarına kadar toprağı belledi namaz sonrası açıldı heybenin gözleri neler koymuş nenem açlığımızı giderdi siyah üzümleri ilk o yaz sevdim o yaz acur tadıyla tanıştım köy ekmeğinin doyumsuzluğuna yufkanın zarif katığına şahit oldum ikindi ezanlarına kadar çalıştı dedem çalı çırpı yakacak dal topladı semerin iki yanına denk yaptı ben yine semerin üstünde yolu iyi tanıyan merkebe ço demeden eve gelmiştik ... mustafa kaya 08.12.2021 |
Yüreğine emeğine sağlık
_________________________________________Selamlar