Fantezitut ki, enayi bir gülüşün çirkin aksanlı ömrüyüm tut ki ömrüm, bir kahramanın caniliğiyle övünürüm yoksa, zafere el çırparken aslında en aptal döl müyüm? balmumundan heykelini diktim yârin hayalde olsa güzeldi be gözüm dönmüş işte haziran seni yine takmıyorum geleceksen gel sen temmuzdan haber ver yağmur yağacak mı üzerimize örtünelim mi? bırakıp geçmişten peydahladığımız gururu dünün bitmişliği kadar gerçek yarının gelmesi kadar olası umut kadar mavi deniz kadar çıplak kalalım mı? doğuştan sürmeli heyyy, gözlerimiz gündüzleyin bile görünür ışığımız ne yatsıya kadar ne fatsaya uzanır başıboşluğumuzun kuytusunda cesaret uzanır ellerimiz yâr kokunca ufukta ya da vatana yâr lazım olunca bir daha yani , yâr demeden iki kere düşünür benim dostlarım üç yıl önce yoktu üç ay önce çoktu üç ay sonra değişir belki kadınım üç yıl sonra oğlumuz olur mu? ya diğer koşuşturanlar yumurtaya bu kadar ince bir tesadüfün borcu ne tutar acaba yaradana sadece gülümseyebildiğim anlar kadarsam erken saldın anne beni, çok erken, uzağına hani avuçlarından yıkansaydım bir tas daha çok rahat görürdüm ihtiyarın kamburunda ki sızıya sığan zamanı omzunu sunan bir adamın bahtiyarlığı gibi küserdim anne küserdim, annesini çıktığı dağa ortak eden anlayışa şimdi neresinden tutsam dünyanın elimde kalıyor bir parça toprak humussuz çakıl dolu siperler kazıyorum alnımın ortasına üstelik bir kolumun altında yâr diğer omzumda yaşlanıyorsun artık anne dede korkut’tan masallar anlatıyorum kendime avuntusuzum heyy özgürlük düşleyenler benimde sınırlarım var diyorken aslolan şehrim göz kırpıyor bir ıslık patlatıyorum,anadolu koşuyor bir eksiklik var biliyorum takmıyorum! tut ki, ağız dolusu gülüşün en gevrek sürümüyüm tut ki gülüm, ölümün enteresan figürüyüm oysa kavuşmak için can alan bir akıncı bölüğüyüm Ali Aydoğdu |
saygıyla..