Ağıt
(Değerli İnsan Şair Nurettin Durman’a)
Ağır adımlarla yürüyorum bir şehirde Yürüyorum , yolları ürkütmeden Seyrek , seyrek Ey şehir ! Kırdıysa boynu bükük taşlarını Zalim ayaklarım Bağışla bilmeyerek . Sürgün kuşların var yalnız aşıkların Güneş esirger senden ışığını Görüyorum sanki izbe karanlıkta Mahzun , biçare Bir köşe başında ağladığını . Bir zamanlar ne çok mesuttun Asırlar asırlar öncesiydi Süleyman Mabedi’nin avlusunda İki çift güvercin Menevişli gözleriyle yıldızlara ziyâ verirdi Rüzgar fısıldardı , hatifler , Asumandan nida ederdi Evvelce bir İlâhi ses ; işte burası Benim evim derdi . Heyhat kalmadı ne bir babacan Ne bir saf gönüllü Bilirim sende mutlu doğulur Mesut ölünürdü . Şimdi lanetli kavmin sinesinde yaşıyorsun Mezarda ki ölülerin bile intizarda Karı , koca , utangaç nişanlıların masum Öpüşleri başka yarda . Uzatıyorum ellerimi Anadolu Toprağından Mukaddes Kudüs sokaklarında gezen Musa feryadımı dinlesin Yetmedi mi çilen Ey Şehir ! Haydi tutunayım mübarek eteğine ! Kubbet-üs Sahra’da Muhamed-ül Emin serinlesin . En güzel ezanları Kâbe üzerinde ki Bilâl okur bilirim Ben neden nevbahar da Çile yumağı dokuyorum ? Haydi kalk ellerim göklere doğru Şark diyarından gelsinler ebabiller En ulvî muştularla İnkârın kıblesini yıkıyorum heyhat Yıkıyorum Ağlama ey yalnız bahtsız şehir ! Belki biryerler de Sana sadık kullar vardır Güneş dün hüzünlü doğdu Kimbilir , Yarın mesut doğacaktır . k a gazioğlu (adı geçen şehir içimiz de ki kayıp şehir vicdan) |